Kansere güldüler o da çekip gitti!

Kimi öğretmen, kimi işadamı, kimi çiftçi, kimi de emekli bir memur. Hepsi Türkiye'nin farklı şehirlerinde, farklı hayatlar yaşayan birbiriyle hiç bağlantısı olmayan insanlar. Ancak hepsinin ortak özelliği var. O da çağın en büyük hastalıklarından biri olan akciğer kanserini alt etmeleri... Türkiye'nin en büyük göğüs hastalıkları hastanesi olan Dr. Suat Seren Göğüs Hastalıkları Hastanesi'nde bir araya gelen bu kanser savaşçıları mikrofonu eline aldı, kanseri nasıl yendiklerini ya da kanserle nasıl mücadele ettiklerini anlatarak diğer hastalara umut oldu. Kimi zaman duygu dolu anların yaşandığı bu olaya ise Yeni Asır tanıklık etti.

ALIŞVERİŞ YAPIYORDU

Fatma Nalan Akarlar... 60 yaşında emekli, şimdi hayatını yaşayan yalnız bir kadın. Hayatı boyunca resimle ilgilendi, sürekli kimyasal boyaların içinde bulundu. Bir gün geçmeyen öksürük şikayetiyle hastaneye başvurdu. O gün dünyası başına yıkıldı. Kanserdi. Kendini eve kapattı. Bütün gününü 85 yaşındaki annesiyle geçiriyor, öleceği günü bekliyordu. Bir gün bir mağazadan alışveriş yaptığı sırada kasada bütün kıyafetleri bırakıp, "Nasıl olsa öleceğim. Neden kendime kıyafet alıyorum" diye düşündü. Ama o günden sonra hayata bakışı değişti. Evet bir gün nasıl olsa ölecekti. Şu da bir gerçekti, diğer sağlıklı insanlar da bir gün ölecekti. Kaderinde ne yazılıysa o vardı. Bu nedenle ayağa kalktı, aynaya baktı ve, "Seninle savaşacağım kanser" dedi. İşte o günden bugüne 5 yıl geçti. Şimdi durumu her geçen gün iyiye giden neşe dolu bir kadın. Artık boyalarla vakit geçirmiyor. Takı tasarım yaparak geçimini sağlıyor. İnsanlara önerisi ise, "Herkes bir gün ölecek.
O nedenle yaşamınızın her anını hasta da olsanız olmasanız da keyfini çıkararak yaşayın" oldu.

ÜZÜM BAĞLARINA KAÇIŞ

Nuh Evren... 61 yaşında, neşeli bir çiftçi. Akciğer kanseriyle 3 yıl önce tanıştı. Grip olduğunu zannederek doktora gitmişti. Fakat o da kanserdi.
Ama daha ilk andan gülerek karşıladı kanseri. Evren, "Grip oldum sanmıştım. Kanser olmuşum. Benim için bir şey fark etmedi. Ha kanser olmuşum, ha grip" diye anlatıyor durumu. O günden sonra hayata sıkı sıkıya bağlandığını söyleyen Evren, kendini iyice toprağa verdi. Kendini üzüm bağına adayan Evren, "Üretmeye devam ettim. Sadece kendi tarlamda yetiştirdiğim doğal, organik ürünleri yedim. Tabii bunun dışında hastalıkla dalga geçtim" diye konuşuyor. Nuh Evren v e Fatma Nalan Akarlar'ın hikayeleri bir araya gelen onlarca kişiden sadece ikisi.

HEPSİ AYRI HİKAYE

Bütün kanser savaşçılarının hikayeleri Evren ve Akarlar'ın gibi. Her birinin ayrı hikayesi olan kanser savaşçılarının tek bir ortak mesajı var. O da; "Kanser sizi değil siz kanseri yenin. Kanserle mücadeleyi bırakmayın" şeklinde oldu.

NEDENİ SİGARA
Suat Seren Göğüs Hastalıkları Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Berna Kömürcüoğlu akciğer kanserinin en büyük nedeninin yüzde 90 ile tütün ve tütün mamulleri tüketimi olduğunu söyledi. Kömürcüoğlu sigara kullanımının insan vücudunda karsinojenlere karşı onarım mekanizmalarını kapattığını söyleyerek, "Sigara kullanımı genetik yatkınlığa neden olarak bazı bireylerde ve ailelerde kanser gelişimini kolaylaştırdığı gösterilmiştir. Standart tedavi planlamasının yanı sıra hastanın yaşam kalitesini korumak, psikolojik destek sağlamak, beslenme ve ağrı tedavisi kanser tedavisinin bir parçası olarak planlanmalıdır. Yeni gelişen tedavilerle ileri evredeki akciğer kanseri hastalarda dahi hastalığı kronikleştirerek yaşam süresini uzatmak amaçlanmaktadır" dedi.

GRİP ZANNETMİŞTİ
Sedat Bayram... 43 yaşında serbest meslekle uğraşıyor. Bundan yaklaşık 2 yıl önce bitmeyen grip şikayetiyle Suat Seren Göğüs Hastalıkları Hastanesi'nin yolunu tuttu. Doktorlar onu direkt Göğüs Hastalıkları Polikliniği'ne yönlendirdi. Burada yapılan tetkiklerde akciğer kanseri olduğu ortaya çıktı. Ancak Bayram da diğer arkadaşları gibi yılmadı, "Madem kanseri grip zannettim. Gribi nasıl yeniyorsam kanseri de öyle yeneceğim" dedi. Dediği de oldu. Şimdi Bayram hastaneye sadece kontrol amaçlı geliyor.