Prof. Dr. Himmet KONUR
İbadetlerin asıl amacı insanın kulluk ve sorumluluk bilincini derinleştirmek; insanı Allah'tan başka varlıklara kul olmaktan kurtararak hürriyete kavuşturmak, manevi ve ahlaki bakımdan olgunlaştırarak mutluluğa eriştirmektir. İbadetlerin sadece şekil şartlarını yerine getirerek bu amaç gerçekleştirilemez.
Yüce Allah bir ayet-i kerimede, "Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki onlar kıldıkları namazın ne anlama geldiğinden habersizdir." (Maun, 107/4-5) buyurmaktadır. Sonraki ayetlerde onların gösteriş düşkünü oldukları ve iyilik etmeye yanaşmadıkları belirtilmektedir. Hz. Peygamber de "(...) Nice namaz kılanlar vardır ki kıldıkları namazdan onlara sadece yorgunluk kalır" buyurmuştur.
Hz. Peygamber'in bildirdiğine göre "ameller niyetlere göre değerlendirilir." Gösteriş niyetiyle yapılan ibadetlerin Allah katında bir değeri yoktur. Bir başka hadis-i şerifte ise o amellerin "sonuçlarına göre değerlendirileceğini belirtmiştir." İyi niyetle yapılan ibadetlerin iyi sonuçlar doğurması beklenir. Eğer böyle olmuyorsa ortada bir yanlış var demektir. Kişinin niyetini ve amelini gözden geçirmesi gerekir.
Kılınan namazlar kişiyi kötülüklerden uzaklaştırmalı ve iyiliklere yöneltmelidir. Ayet-i kerimede "... Şüphesiz namaz hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah'ı anmak elbette en büyük ibadettir. Allah yaptıklarınızı bilir" (Ankebut, 29/45) buyrulmuştur.
Allah'ı hatırlayan ve O'na yakın olan kişinin iyiliklere kayıtsız kalması veya direnmesi, kötülükler içinde yüzmesi düşünülemez.
Allah'ı hatırlamadan, iyiliklere sarılıp kötülüklerden sakınmadan bilinçsizce kılınan namaz Allah katında makbul değildir. Ayet-i kerimede, "İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir" denilmekte, asıl iyiliğin Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara peygamberlere inanıp Allah'ın rızasını gözeterek yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenmek zorunda kalanlara ve kölelere yardımda bulunmakla beraber namaz kılıp zekat verenlerin yaptığı şey olduğu bildirilmektedir. (Bakara, 2/177).
Namaz veya diğer ibadetlerin kabul olunması, kişinin sağlam bir inançla beraber iyi, doğru ve güzel şeylere yönelmesine bağlıdır. İyi insan olabilmek için inanç ve ibadet yanında eylemlerimiz de önem taşımaktadır.
Hz. Peygamber, kulun Allah'a en yakın olduğu halin namazdaki secde anı olduğunu bildirmiştir. Bir başka yerde ise namazı müminin miracı olarak değerlendirmiştir. Bilindiği gibi miraç Hz. Peygamber'in hayatında müstesna bir yer tutar. Bu sırada o hiçbir beşere nasip olmayacak derecede Huzur-ı İlahiye yaklaşmıştır. Diğer müminlerin bu tecrübeyi aynıyla yaşaması mümkün olmasa da namaz sayesinde buna benzer bir tecrübeyi yaşaması, manevi bakımdan yüksek mertebeler kat etmesi mümkündür.
Bazı İslam alimleri namaz ile Allah sevgisini birlikte ele alır. Seven mutlaka sevdiğine yakın olmak ve kavuşmak ister. Allah'ı seven kul da Allah'a yakın olmak ister. İşte namaz en yüksek düzeyde bunu sağlar.
İnsanı Allah'ın huzuruna yükselten bir ibadettir
İslamın beş şartından ikincisi namaz kılmaktır. İnsanların ilk görevi, Allah'ın varlığına ve birliğine, Hazreti Muhammed'in (s.a.s.) peygamberliğine inanmaktır. İmandan sonra farzların en önemlisi namazdır. Beş vakit namaz, hicretten bir buçuk yıl önce Mirac gecesinde farz kılınmıştır.
Namaz, ruhu temizleyen, kalbi aydınlatan, insanı Allah'ın huzuruna yükselten bir ibadettir.
Sevgili Peygamberimiz, "Namaz dinin direğidir" buyurarak, namazın dinimizde çok önemli bir ibadet olduğunu belirtmiştir. Namaz, bize beden ve ruh temizliği kazandıran bir nurdur. Bu sayede müslüman günah kirlerinden arınır ve cennete girmeye layık temiz bir kul olur.
Peygamberimiz (s.a.s.) efendimiz bu konuda şöyle buyurdu:
"Sizden herhangi birinizin kapısı önünde bir nehir bulunsa, ve o kimse nehirde günde beş defa yıkansa kendisinde kirden birşey kalır mı?"
Dinleyenler:
"Hiç kir kalmaz Ya Rasulellah!" diye cevap verdiler.
Peygamberimiz:
"İşte beş vakit namaz da buna benzer, Allah namazla günahları siler" buyurdu.
Namaz, kalplere Allah korkusunu yerleştirerek insanı günah işlemekten korur. Bu gerçek, Kur'an-ı Kerim'de şöyle bildirilmektedir:
"Sana vahyolunan kitabı oku, namazı dosdoğru kıl. Gerçekten namaz, hayasızlıktan ve fenalıktan alıkoyar."
Müslüman kişi namaz kılmakla mükellef olduğu gibi, çocuklarına da namazı öğretmek zorundadır. Sevgili Peygamberimiz şöyle buyuruyor: "Çocuklarınıza yedi yaşına gelince namaz kılmasını emredin."
Anne ve baba yedi yaşına giren çocuklarına namaz kılmayı öğretirse çocuklar erginlik çağına gelince namaza iyice alışmış olurlar. (DİB)
BİR AYET
"Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin. Kendiniz için her ne iyilik işlemiş olursanız, Allah katında onu bulursunuz. Şüphesiz Allah bütün yaptıklarınızı görür." (Bakara, 2/110)
BİR HADİS
"Namaz dinin direğidir."
