Prof.Dr. Himmet KONUR
Kültür ve medeniyetlerin bir takım ayırıcı vasıfları vardır. İslam medeniyetinin ayırıcı vasfı ise ilme verdiği önemdir. İlim hiçbir medeniyette İslam medeniyetinde olduğu kadar belirleyici ve etkili olmamıştır. Bu özelliği dolayısıyla İslam medeniyetine ilim medeniyeti demek yanlış olmaz.
Her medeniyet bir ölçüde ilme dayanır, dayanmak zorundadır. Ancak bu durum hiçbir medeniyette İslam medeniyetindeki kadar belirgin değildir. İlmin verdiği güçledir ki, İslam medeniyetinin sınırları çok kısa sürede Arabistan yarımadasını aşıp Doğu'da Maveraünnehir'e, Batı'da İspanya'ya, Güney'de Afrika'nın uçlarına, Kuzeyde Anadolu içlerine uzanmıştır.
Hz. Peygamber'in halası Kıbrıs'ta metfundur. Hz. Peygamber'i hicretten hemen sonra evinde ağırlayan Ebu Eyyüb el-Ensari'nin mezarı İstanbul'dadır. Horasan ve Endülüs onun vefatının üzerinden bir asır bile geçmeden İslam topraklarına katılmıştır.
Sağlam bir coğrafya ve teknoloji bilgisine sahip olmadan, Ortadoğu'dan kalkıp, güçlü bir donanma kurarak Kıbrıs'ı fethetmek, Akdeniz'in öbür ucundaki İspanya'ya girmek imkansızdır. Aynı şekilde yukarıda bahsettiğimiz geniş coğrafyada at oynatmak ve hakimiyet kurmak da, bilim ve teknolojik birikim yanında, gelişmiş bir hukuk ve siyaset bilgisi olmaksızın mümkün değildir.
İslam medeniyeti deyince sadece ülkeler fethedilmesi ve oralarda hkurulması hatıra gelmesin. Müslümanlar gittikleri her yere, sahip oldukları ilim, sanat ve estetik birikimlerini ve kurumlarını da götürmüşlerdir. İslam medeniyetinin parlak devirlerinden günümüze ulaşan medreseler, camiler, hanlar, hamamlar, su kemerleri, çeşmeler ve saraylar bugün bile gözleri kamaştırmakta ve hayranlık uyandırmaktadır. İslam medeniyetinin insanlığa armağan ettiği kitaplar ve kütüphaneler ise eşsiz birer hazine değerindedir.
KUR'AN BİLGİYE YÖNELTİR
Bugün Batı'nın bilim ve teknoloji alanındaki göreceli üstünlüğü bizleri yanıltmamalıdır. Batı, bilim ve bilime ait her şeye savaş açan kilise yüzünden Orta Çağ karanlığı içerisinde yüzerken, Müslümanlar insanlık tarihinin ortak malı olarak gördükleri her türlü ilmİ bilgiye ve esere sahip çıkmış ve bunların günümüze kadar ulaşmasını sağlamıştır.
İslam'ın inşa ettiği ilmi zihniyetin zayıfladığı dönemlerde ise İslam medeniyeti eski gücünü ve ihtişamını yitirmeye başlamıştır. Bu da üzerinde durulması ve düşünülmesi gereken apayrı bir konudur.
Bu noktada, yerimin müsaade ettiği ölçüde, medeniyet kuran bu ilmi zihniyetin oluşmasında İslam'ın temel kaynaklarının rolünden kısaca bahsetmek istiyorum. Kur'an-ı Kerim bir ilim veya bilim kitabı değildir. Amacı insana bilgi vermekten çok onu bilgiye yöneltmektir. Kur'an'a baktığımızda hemen her fırsatta ilme teşvikte bulunduğunu görürüz. Kur'an'da yaklaşık 750 yerde ilim kelimesi ve ondan türeyen isim ve fiillere yer verilmiştir. Bunun yanında anlama ve akletmeyle ilgili yüzlerce isim ve fiile de rastlanır.
Kur'an bilgi sahibi olanları üstün tutar (Zümer, 39/9), Müslümanları kesin ve sağlam bilgiye ulaşmaya yöneltir. (İsra, 17/36). Önyargılara, alışkanlıklara, kısacası cehalete dayanan anlayışa savaş açar. İnsanlığı kurtarmaya çalıştığı dönemin adı da cahiliyyedir.
Hz. Peygamber de her fırsatta ilme teşvik etmiş ve ilimle uğraşmanın değerini vurgulamıştır. İlmi zihniyete sahip bir toplum vücuda getirebilmek için, iyi bildiği konularda bile ashabına danışmış; akletmesini, düşünmesini, araştırmasını ve öğrenmesini bilen bir nesil yetiştirmeye çalışmıştır. "Hikmet müminin yitik malıdır. Onu nerede bulursa alır" (Tirmizi, İlim, 19) diyerek Müslümanları nerede ilim üretiliyorsa oraya yöneltmiştir.
Bu anlayışın aramızda tekrar revaç bulması dileğiyle.
İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi
Türkiye'nin ilk İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi; Kültür Bakanlığı, Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA), TÜBİTAK, Frankfurt Goethe Üniversitesi Arap İslam Bilimleri Tarihi Enstitüsü ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi arasında imzalanan bir protokol çerçevesinde 24 Mayıs 2008'de açılmıştır.
Gülhane Parkı'ndaki müzede Müslümanların 8. ve 16. yüzyıllar arasındaki yaratıcılık devrelerinde gerçekleştirdikleri alet ve cihazların örnekleri sergileniyor. Bu örneklerin büyük bir kısmı Frankfurt Ünivesitesi Arap-İslam Bilimleri Tarihi Enstitüsü tarafından, kaynaklardaki tarif ve resimlere, küçük bir kısmı da günümüze ulaşan orijinallere dayanarak yapılmıştır.
Kendi türünde dünyada bir ilk olan İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi'nde Müslüman bilginlerin kurdukları rasathaneler, hastaneler, kimyasal düzenekler ve üniversiteler gibi kurumsal eserler görsel olarak yer alıyor.
YÜZLERCE ESER SERGİLENİYOR
Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın işlettiği müzede ilk etapta 140 eser sergileniyor ve zaman içerisinde bu eserler 800'ü bulacak. Müzenin içerisinde ayrıca Bilimler Tarihi Kütüphanesi de yer alıyor.
Gülhane Parkı'nda kurulan ve 3 bina içinde 3 bin 550 metrekareyi kapsayan müzedeki eserler, bilim tarihi araştırmalarında çok büyük bir yere sahip olan Prof. Dr. Fuat Sezgin'in, yarım asrı aşkın bir süredir yürüttüğü çalışmalara dayanmaktadır. Sezgin, 1982 yılında J. W. Goethe Üniversitesi'ne bağlı olarak, Arap-İslam Bilimleri Tarihi Enstitüsü'nün çatısı altında İslam kültür çevresinin bilimler tarihine katkılarını somut olarak göstermek amacıyla 1983 yılında bir müze kurmuştu.
Müzede 8 ila 16. yüzyıllar arasında Müslüman alimlerin bilim dünyasına armağan ettiği, astronomi, coğrafya, deniz bilimleri, saat teknolojisi, geometri, optik, tıp, kimya, maden, fizik ve mekanik, savaş teknolojisi ve mimarlık dallarındaki yüzlerce eserin örnekleri sergileniyor.
BİR AYET
Ey Rabbimiz! Bizi, inkar edenlerin zulmüne uğratma. Bizi bağışla. Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin. Mümtehine, 60/5
BİR HADİS
Müslüman dilinden ve elinden Müslümanların güvende olduğu kişidir. Mümin de insanların malları ve canları hususunda kendisine güvendiği kişidir. (Tirmizi, İman, bab: 12)