Zengin tarihi, doğal güzellikleri ve dillere destan baraj gölüyle bakirliğini koruyan İzmir'in Beydağ ilçesi 6 bini aşkın nüfusuyla Ege'nin en şirin köşelerinden biri. İzmir'in Beydağ ilçesi uzun bayram tatilinde günübirlik alternatif kısa gezi rotalarından biri olabilir. Zengin tarihi, doğal güzellikleri ve dillere destan baraj gölüyle bakirliğini koruyan Beydağ, 6 bini aşkın nüfusuyla Ege'nin en şirin köşelerinden. İzmir'e 142 kilometre uzaklıktaki yeşil ilçe, hazan mevsiminin ilk günlerini tadabileceğiniz eşsiz bir cennet. Bol oksijenli havası, yerel yemekleri, tarihi kalesi, ahşap tek katlı evleri ve sımsıcak, dost canlısı insanlarıyla farklı bir gün geçireceğinize eminiz. Başınızı çevirdiğiniz her bir yönde objektifinize takılan doğal ve tarihi güzellikler, sizleri büyülemeye yetecek. Perşembe günleri kurulan ilçe pazarını gezmek ise ayrı bir keyif. Köylü kadınların kendi bahçelerinde yetiştirdiği sebze ve meyvelerin yanı sıra birbirinden güzel dantel ve iğne oyaları tezgahlarda adeta alıcılarına göz kırpıyor. Tarihi Beydağ Kalesi'nde Trakya Üniversitesi tarafından yapılan kazılarda ise zengin tarih gün ışığına çıkıyor.
TARİF FIŞKIRIYOR
İlçedeki kaya mezarları, Pilâv tepe, İntepe, Cintepe, Beyler Tepesi tümülüsleri, bir zamanlar yörede Lidyalıların egemen olduğunun belgeleri. Tümülüsler, Lidya krallarının ya da asil ve zengin Lidyalıların mezarları olarak yapılmış. Tüm bu kalıntılar eski çağlardan bu yana Beydağ'ın önemli bir yerleşim merkezi olduğunun kanıtı. Beydağ'ın tarihte bilinen ilk adı Palaipolis. Palaipolis'i kuranlar ise Lidyalıların soyundan olan Kibyrahlar. M.S. 4'ncü yüzyıla kadar, Yukarı Kilbiyanos (Küçük Menderes doğu bölgesi) Bizans İmparatorluğu'nun hudutları içinde kalmış. Peganizm'in yasaklanmasından sonra Hıristiyanlık resmen bölgeye girmiş ve kiliseler yapılmış. 1079-1080 yıllarında Selçukluların fetihleri Akdeniz, Ege Denizi ve Karadeniz kıyılarına kadar gelmiş. Bu tarihlerde, Kilbiyanon ovasındaki Palaiapolis (Balyambolu, Beydağ), Koloe (Keleş, Kiraz), Byrgion (Birgi) Hypaipa (Dabbey Günlüce) Nikaia gibi kent ve kaleler Türklerin eline geçmiş. Bölgede başlayan Türk egemenliği daha sonra Birgi merkez alınarak kurulan Aydınoğulları döneminde de devam etmiş. Aydınoğulları Beyliği'nin I. Beyazıt'ın egemenliğini tanımasıyla beylik merkezi Tire olarak belirlenmiş. Bu tarihlerde Balyambolu (Beydağ) küçük bir kasaba olarak Tire'ye bağlanmış. Ekonomik bakımdan da Tire'yle ilişkili. Ünlü Türk gezgini Evliya Çelebi, 1671 yılında bu güzel ilçeye gelerek seyahatnamesinde Beydağ'dan övgü dolu sözlerle bahsetmişti.
DOĞAL ÜRÜNLER
Beydağ Akdeniz iklimine yakın. Dağların denize dik olmasından dolayı Ege kıyılarının ilkim özelliklerini de taşır. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağışlı geçer. Bahar ve güz mevsimlerinde özellikle bol yağmur yağar. Bitki örtüsü olarak dağ eteklerinde zeytin ve incir, üst kısımlarda kestane ve meşe daha yükseklerde de iğne yapraklı çam ormanı hâkim. Toprak çok verimli. Özellikle Küçük Menderes ovasında patates, kavun, karpuz, slajlık mısır ve tüm sebze çeşitleri ekilir. Beydağ halkının büyük bir bölümü tarım ve hayvancılıkla geçimini sağlıyor. Tarımsal ekonomide en önemli yeri kestane, incir ve zeytin alıyor. Küçük el sanatları da oldukça gelişmiş. Marangozluk, terzilik, ayakkabı imalatı, demir doğramacılığı ve çilingirlik ilçede önemli meslek gruplarından.
Göl manzaralı belediye ait Kır Lokantası ve kahvesi Beydağ'ın merkezine gelmeden görülebilecek mekanlardan. Beydağ Kalesi ve kaya mezarlarıyla tarihe kısa bir yolculuk edebilirisiniz. Beyköy kahveleri ve şelalesi adeta saklı cennet niteliğinde. Kent içinde hala eski güzelliğini koruyan tek katlı ahşap evleri ise mutlaka görmenizi tavsiye ederiz. Ceviz ve kestane ağaçları içindeki köylerde yeşilin bin bir tonunu yakalayabilirsiniz. Yöresel keşkek, pide, köfte ve ilçeye özgü simidi vazgeçilmez tatlardan.
NADİR UYSAL (BEYDAĞ)