Ülkelerindeki iç savaş ve terör baskısından kaçmak için umutlarını bir bavula doldurup, vatanlarını ve hayatlarını geride bırakan Suriyeli ailelerin, hayatta kalmak için Afrin ve Halep gibi kentlerden İzmir'e uzanan hikayeleri yürek burktu. Kimi zaman Ege ve Akdeniz sularında ölümle biten ve iki kelime ile 'mülteci krizi' diye özetlenen ama aslında bir insanlık dramı haline dönüşen mücadelelerini anlatan Suriyeli aileler, ölene kadar ruhlarında derin izler bırakacak acı hikayelerini Yeni Asır'la paylaştı.
ÜLKEYİ TERK ETME KARARI
Afrin'den kaçıp Türkiye'ye sığınan 6 çocuklu Dervaşan ailesi, Türkiye'ye gelmeden önce çok zor günler yaşadıklarını söyledi. Suriye'de devlet yanlıları ile muhalifler arasında kaldıklarını, savaş çıkınca birçok masum insanın hayatını kaybettiğini görünce ülkeyi terk etme kararı aldıklarını anlatan Dervaşan ailesi, canlarını kurtarmak için Türkiye'ye kaçtıklarının altını çizdi. Savaş ve terör baskısı nedeni ile Suriye'de zor yıllar geçirdiklerini dile getiren baba Mahmud Dervaşan, savaştan önce Suriye'deki Ticaret Odası'nda muhasebeci olduğunu, şimdilerde çalışamadığı için ailesiyle tek göz odalı bir evde yaşadıklarını söyledi. İzmir'e geldiklerinde muhasebecilik alanında iş bulamadığını ancak günübirlik işlerde çalıştığını ifade eden Dervaşan, bir gün işe giderken bir otomobilin kendisine çarpması sonucu sağ ayağının sakatlandığını, bu nedenle çalışamadığını, iki büyük evladının evimin geçimini sağladığını vurguladı. Kendisini gibi diğer akrabalarının da Türkiye'ye geldiğini ancak savaş bittiğinde geri dönüp dönmeme konusunda kararsız olduklarını belirten Mahmud Dervaşan, Türkiye'de kendilerini güvende hissettiklerini ifade etti.
TEK GÖZ ODADA HAYAT
Suriye'deki savaşın bitmesi ve herşeyin normale dönmesi için dua eden Hatice Omar ise 6 çocuğuyla tek göz odalı bir evde hayat mücadelesini verdiklerinden bahsetti. Omar, "Türkiye olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Allah razı olsun Türk devletinden. Savaşın bitmesi için her gün dua ediyoruz. İnşallah en kısa sürede biter" dedi. Evde okula giden tek çocuk olan 10 yaşındaki Sedra, çalışma masası olmadığı için her gün halının üzerinde ders çalıştığını, ileride polis olup, ailesine iyi bir hayat sunmayı hedeflediğini söyledi.
'İZMİR'İ VE KOMŞULARIMI ÇOK SEVİYORUM'
yıl önce eşi Yaser Ahmet (36) ve biri yüzde 84 oranında engelli olan 3 çocukla Türkiye'ye kaçtıklarını anlatan 29 yaşındaki Zeynep Ahmet, Türkçe bilmedikleri için başlarda çok zorlandıklarını ifade etti. Konak Kaymakamlığı'nın kömür yardımı yaptığını, mahalle muhtarları Kasım Yavuz'un da desteği ile 10 yaşındaki kızları Cinan'ı İzmir'deki özel bir eğitim merkezine yazdırdıklarını vurgulayan Zeynep, terzi eşinin çalışması ve kızlarının da engelli olmasından dolayı diğer Suriyeli ailelere göre hayatın kendileri için daha zor olduğunu söyledi. Zeynep Ahmet, "Sağolsun Türk devleti bize sahip çıktı. Geri gitmek istesek bile artık dönemeyiz çünkü evlerimiz dümdüz oldu" dedi.
'ÜLKENİZE SIĞINARAK HAYATIMIZI KURTARDIK'
Çiğli'de oturan akrabalarının vasıtası ile İzmir'e gelen 38 yaşındaki 4 çocuk babası Yaser Hisrom da zor günler geçirdiklerini aktardı. Şu an işsiz olduğunu ve iş buldukça inşaatlarda çalışarak ailesini geçimini sağladığını anlatan Yaser Hisrom, 4 çocuğundan 12 yaşındaki Muhammed'in görme ve bedensel engeli olması nedeni ile zor günler yaşadıklarını söyledi.
YÜZDE 90 ENGELLİ
Yüzde 90 oranında engeli bulunan çocukları için hiçbir maddi yardım almadıklarını bu nedenle Muhammed'e bakmakta zorlandıklarını söyleyen Yaser Hisrom, hayırseverlerden yardım istediklerini de ifade etti. 32 yaşındaki anne Nuran Hisrom ise Suriye sınırından geçerken çok zorlandıklarını, sınırı geçip Türkiye topraklarına ayak bastıktan sonra da derin bir 'Oh' çektiklerini söyledi. Çiğli'de okula giden Ela Hisrom ve 9 yaşındaki Husama Hisrom da Türkiye'ye geldiklerinde ilk başlarda Türkçe bilmedikleri için çok zorlandıklarını, hatta bazı çocukların kendileri ile 'Suriyeli' 'Suriyeli' diye dalga geçtiklerini ancak zamanla Türk çocukların da kendilerine alıştığını ve şimdilerde çok iyi sınıf arkadaşı olduklarını vurguladı. Derslerinde başarılı olan minikler okullarını bitirdiklerinde ailelerini daha iyi şartlarda yaşatmak istediklerinin de altını çizdi.
'SAĞ KALMAK İÇİN MÜCADELE ETTİK'
4 yıl önce Halep'ten Türkiye'ye gelen Hisrom ailesi, ülkelerinde çıkan savaşta 22 yaşındaki oğulları Cihat Hisrom'u şehit vermiş. 55 yaşındaki Yusuf Hisrom şimdilerde Çiğli ilçesinde yaşadığı mahallede hafızlık yaparken, üniversite öğrenimlerini yarıda bırakan iki büyük oğlu da marangoz atölyesinde çalışarak ailelerinin geçimlerini sağlıyor. Eğitimli bireyler olarak Türkiye üzerinden Avrupa ülkelerine hiç gitmeyi düşünmediklerine de değinen Ahmet Hisrom, "Türkiye ile din kardeşliğimiz olduğu için burada yaşamaya karar verdik. Bize kucak açan bu ülkeye faydalı olmak için burada kaldık ancak maddi imkansızlıklardan dolayı üniversite eğitimimi tamamlayamadım. Ağabeyim de iş bulamadı. O nedenle ikimiz de şu an marangoz atölyesinde çalışıyoruz" dedi. Suriye'de oğlunu kaybeden Azize Ahdrabbo ise (40), "Bir Ramazan ayında Suriye'deki bombalar nedeni ile çocuğumu şehit verdim. Türkiye'ye sığınıp hayatımızı kurtardık. Savaşın bitmesi için dua ediyoruz" diye konuştu.
METİN BURMALI