Terzi Baba olarak bilinen yazar Necdet Ardıç, Kurban Bayramı ile ilgili açıklamalarda bulundu. Ardıç, "Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed'e Hicretin ikinci yılında Yüce Allâh'ın kurban kesme ibadetini Müslümanlara vacip kılındığını bildirilmesinden bugüne kadar tam 1402 yıl geçti. Her Kurban Bayramı'nda Müslümanlar, arefe günü sabah namazından bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar 23 vakit, her farz namazın ardından teşrik tekbiri getirdiler (Allâhü ekber Allâhü ekber lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber Allâhü ekber ve lillâhi'l-hamd), ilk gün bayram namazını beraber kıldılar, üstüne vacip olanlar (maddi imkânı olanlar) kurban kestiler, kestikleri kurbanları ihtiyaç sahiplerine dağıttılar. Aile büyüklerinden başlamak üzere akrabalarını ve komşularını ziyaret ettiler. Kırgınlıklar unutuldu, küskünler barıştılar" diyor.

Terzi Baba olarak bilinen yazar Necdet Ardıç
NAMAZDA BULUŞULACAK
Ardıç, "İki milyardan fazla Müslüman Kurban Bayramı'nı karşılayacak. Milyonlarca müslüman bayram namazında buluşacak. Her geçen yıl bayrama anlam katan gelenekler ve uygulamalar erozyona uğramaya başladı. İnancımızı, kültürümüzü ve aile yapımızı hedef alan saldırılar sinema filimleri, tv. dizileri ve özellikle sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlarla giderek arttı. Bu koşullar altında 'Kurban nedir, neden kesilir, önemi nedir ve kimlerin kurban kesmekle yükümlü olduğunu' bir kez daha hatırlatma ihtiyacı hissettik.

'KURBAN KESİLMELİ'
Kurban Bayramı'nın temeli dört bin yıl öncesine, Hz. İbrahim'in oğlu Hz. İsmail'i Allah'a kurban etmek isteyişi ve İsmail'in de bunu kabul ederek gösterdikleri teslimiyet karşılığında Allah'ın ona bir koç göndermesi hadisesine dayanır. (saffat suresi 102-107) Yüce Allâh Kevser suresi ikinci ayette ;' 'O hâlde, Rabbin için namaz kıl, kurban kes' diye buyurmuştur. Kurban kesmek, akıl sağlığı yerinde, büluğa ermiş, dinen zengin sayılacak kadar mal varlığına sahip ve mukim olan her müslümanın yerine getireceği mali bir ibadettir. Burada kastedilen mal varlığı, temel ihtiyaçlarını karşılayabilen ve varsa borcunu karşılayacak para ayrıldıktan sonra 80.18 gr. altın veya değerinde para (yaklaşık dört yüz kırk bin lira) ya da eşyaya sahip olan kimsenin kurban kesmesi gerekir" ifadelerini kullanıyor.
'BİRLİKTE NEFİS GÜÇLENİR'
"Hoca Ahmet Yesevî, Mevlâna Celaleddin-i Rumi, Hacı Bektaş-ı Veli, Ahî Evran, Yunus Emre ve Hacı Bayram-ı Veli gibi pek çok ârif ve ilim sahibi değerleri bağrında taşıyan Anadolu toprakları için Kurban Bayramı yalnızca zahiri bir ibadet günü değil; insanın iç dünyasında gerçekleştirmesi gereken derin bir yolculuğun, kendini arayışın ve Hakk ile buluşmanın adıdır" diyen Ardıç şöyle devam ediyor: "Tasavvuf ehline göre kurban, sadece zahiri bir hayvan kesimi değil, batıni bir nefs kesimidir. Sadece bir hayvanın değil, nefsin putlarının da kurban edilmesidir. Kim Allah yolunda nefsini kurban etmez ise o nefis o insana ilah olur. Tasavvufta nefis yedi mertebedir; emmare, levvame , mülhime, mutmainne, râziyye, marziyye, sâfiye. İnsanın buluğ çağına doğru kişiliği ile birlikte nefsi de güçlenir ve dünyaya meyli başlar. Benlik, mal toplama sevgisi, marka ve lüks giyim isteği, başkalarından üstün olma isteği, tüm ilginin odağı olma isteği, karşı cinse ilgi duyma, bencillik, kıskançlık ve ihtiras artmaya başlar. İşte bu nefis mertebelerinin en alt seviyesi olan emmare halidir. Levvame ve mülhimede nefis zayıflasa da hala etkindir. Kişi mutmainne mertebesine ulaştığında nefsini kısmen de olsa kontrol altına alabilmiştir.
Râziyye ve marziyye mertebelerini aşıp sâfiye mertebesine ulaşabilen insan nefsini kontrol eden durumuna gelmiş demektir. Bu nedenle Kurban Bayramı sadece bir hayvanın kesilmesinden ibaret olmayıp nefsini terbiye etmesi gereken insanın; içinde taşıdığı besleyip büyüttüğü kibir, gurur, bencillik, haset gibi kötü huylarını kurban ederek, Allâh'a teslimiyeti idrâk ettiği bir zaman dilimidir. Kâmil insan olma yolunda çaba gösterenler için dört gün olan Kurban Bayramının her günü farklı bir mertebe, farklı bir kapıyı temsil eder. Bayramın ilk günü şerîat, ikinci günü tarîkat, üçüncü günü hakîkat ve dördüncü günü mârifet mertebesidir. Bu nedenle bayramı; kim olduğumuzu, neden dünyaya geldiğimizi, nereye gittiğimizi, nefsimizin bize şah damarımızdan daha yakın olan Allâh ile aramıza perde olup olmadığını tefekkür edeceğimiz bir fırsat olarak görmeliyiz."
DAYANIŞMA VE KARDEŞLİK
ARDIÇ, "Kurban insana nefsi ile cihadı öğretir. Mal sevgisini azaltır, infak (muhtaçlara yardım) şuurunu geliştirir. Kurbanla gelen teslimiyet vasıtasıyla Allah'a ne kadar yakın olduğumuzun (kurbiyet) idrâkini yaşatır. Kurban etlerinin paylaşılması ve küslerin barışması ile toplumsal dayanışma ve kardeşlik güçlenir. Bu bayramda kestiğimiz kurban ve ettiğimiz duaların yüzü suyu hürmetine, başta ülkemiz olmak üzere tüm İslâm ülkelerinin birlik ve beraberliklerinin sürekli olmasını, dünya meseleleri karşısında tevhîd sancağı altında birleşmelerini ve tüm müslümanlar olarak ticareti önce kendi arasında yapma bilincine erişmelerine yüce Allâh'tan niyâz ediyorum" diyor.

