Ali Pehlivanoğlu, kendi deyimiyle "mucize" olarak adlandırdığı bir yaşam süren, azim, çalışkanlık ve iş ahlakıyla sıfırdan zirveye tırmanan bir iş insanı. Onun hikayesi, genç yaşta başladığı ticaret hayatından, Türkiye'nin önde gelen market zincirlerinden birini kurmaya uzanan, ilham verici bir destan. Ali Pehlivanoğlu, artık her şeyin bittiğini düşündüğü, ailesi ile helalleştiği anlardan yeni bir hayata merhaba dediği günler de dahil ilk kez Yeni Asır'a konuştu. Öğretmenlik, bankacılık, satış pazarlama gibi farklı mesleklerden sonra babasının üç tekerlekli seyyar manav tezgahından ilham alarak kurduğu market zincirinin hikayesini gözleri dolarak Fatih Şendil'e anlattı.

SOKAKLARDA SİMİT SATTI
1949 yılında Makedonya'nın İştip ilçesinde doğan Pehlivanoğlu, 1957'de ailesiyle Türkiye'ye göç etti ve Akhisar'da büyüdü. Ticarete ilk adımı, Akhisar sokaklarında, elinde tepsisiyle "çıtır gevrek" diye seslenerek simit sattığı çocukluk yıllarına dayanıyor. Ailenin maddi mirası yoktu; tek miras, rahmetli babadan kalan üç tekerlekli seyyar manav arabasıydı. Pehlivanoğlu, kendisinin ve ailesinin 75 yıllık uğuru ve en büyük serveti olarak gördüğü bu arabayı, bugün bile marketler zincirinin ana deposunda cam bölme içinde gözü gibi saklıyor. Tüm servetinin sırrının, bu babadan kalma emektar arabada yattığını söyleyen Pehlivanoğlu, "Bize bugün yüce Rabbimin sunduğu tüm servet emanettir mühim olan bu serveti en iyi şekilde kullanmak, paylaşmak, istihdam yaratmak, ülke ekonomisine katkıda bulunmaktır" diyerek kendine o serveti geliştirmeyi görev edindi.
ÖĞRETMENLİKTEN BANKACILIĞA
Pehlivanoğlu, ticari zekasını geliştirdiği bu ilk yıllara rağmen eğitimini asla ihmal etmedi. Lise yıllarında futbol oynadıktan sonra, öğretmenlik ve bankacılık yaparak farklı alanlarda deneyim kazandı. Ardından İzmir'e gelerek o dönemin meşhur şirketlerinden Turyağ'da satış ve pazarlama temsilcisi olarak çalıştı. 1980 yılı, Pehlivanoğlu'nun hayatının dönüm noktası oldu. Satış ve pazarlama deneyimini kullanarak, İzmir'in Üçkuyular semtinde ilk süpermarketini açtı.

55. YILINA İMZA ATIYOR
Azmi ve çalışkanlığı sayesinde işini hızla büyüttü. Kardeşleriyle birlikte yola çıkarak Türkiye'nin en büyük market zincirlerinden birini, 150 mağazalık dev bir imparatorluk kurdu. Bu başarının ardındaki en büyük sermayesi ise her zaman çalışmak ve babadan kalan iş ahlakı oldu. Daha sonra kardeşleriyle anlaşarak ortaklıktan ayrıldı ve her bir kardeşe 40 mağaza vererek yeni yollara yürüdü. Bugün, sadece Ali Pehlivanoğlu adıyla 50'ye yakın mağazayla sektördeki 55. yılına imza atıyor. Şirketini, kızları Seren ve İrem Pehlivanoğlu ile büyüterek Türk ekonomisine katkı sunmaya devam ediyor.
İKİNCİ HAYAT ŞANSI
İş insanının "mucize" diye nitelendirdiği yaşam kesiti ise sağlık mücadelesinde saklı. Karaciğer nakli beklediği ve doktorunun "zamanın kalmadığını" söylediği anlarda her şeyin bittiğini düşünen Ali Pehlivanoğlu'na ikinci bir hayat şansı verildi. Umutların tükendiği sırada, İstanbul'da bir trafik kazasında vefat eden gencecik bir donörün uygun çıkmasıyla hayata dönen Pehlivanoğlu o günleri şöyle anlattı: "O bir trafik kazası benim yaşama tutunma sebebim oldu. Apar topar ameliyata aldılar. Daha yiyecek ekmeğimiz var, daha insanlara ve ülkemiz hizmet edecek vaktim var diyerek kıl payıyla yaşamda kaldım. Yüce Mevlam bana ikinci bir yaşam şansı daha verdi. "Pehlivanoğlu, hayattaki en önemli şeyin sağlık olduğunu asla unutmamak gerektiğini ekliyor.