Birkan Yüksel

Jackie: Yas mı hırs mı?

İki hafta arayla iki Pablo Larrain filmi yazmak belki de meram anlatmak ve kıyas yapmak için büyük şans. Çünkü Şilili yönetmenin büyülü gerçekçiliği, 'Neruda'nın aksine biyografiyi ezmiyor. Bir başka deyişle 'Jackie'de 'büyülü' olan ile 'gerçek' olan, birbirlerinin aleyhine kurulmuyor, hikayeyi dengeli zeminde inşa ediyorlar.
Bu yüzden biçim de hikaye de ışıldıyor, çok iyi bir filme imza atıyor Larrain.
BİR KAYIP BİR ACI
'Jackie'de 1963 yılında suikaste kurban giden ikonografik ABD başkanı John Kennedy'nin eşi Jacquilene Kennedy'nin dramatik öyküsüne bakıyoruz. Tarihi bir kırılma anına, büyük bir trajediye, baş edilmesi güç bir acı ve kayıp duygusuna aynı zamanda.
Film Jackie'nin katlanılması güç travmasını iki boyutta ele alıyor. Bunların ilki, çok sevilen birinin, bir eş, baba ve sevgilinin yitirilişi.
Bir diğeri ise dünyanın en güçlü politik konumlarından birinin, kudretin, popüleritenin ve el üstünde tutulma halinin kaybı.
Jackie, kolları arasında ölümüne tanıdık olduğu eşinin yası ile 'şov devam etmeli' şiarını vakit geçirmeksizin tedavüle sokan modern zaman gereksinimlerinin yarattığı unutulmuşluk hissini bir arada deneyimliyor.
Yastan öfkeye, hüzünden hırsa uzanan bir yelpazede yalpalayan Jackie'nin sıkıntısını, her zerresiyle deneyimliyoruz. Tüm dünyanın gözde 'first lady'si iken, bir günde sarayı bir an önce boşaltması beklenen acılı dula dönüşmesini, kısa süre önce kendisine prenses muamelesi yapan zevatın, bir anda onu rahatsız edici bir kalıntı, istenmeyen bir ayak bağı olarak görüşünü ve elbette önünde sonunda ışıltılı hayata veda etme zorunluluğunun yarattığı müthiş öfkeyi..
ANİ VİRAJLAR
Larrain, öyküye düşsel bir atmosfer vermeyi dozunda tutunca, kurgudaki ani virajlar, çapraz ve üst üste binmiş diyaloglar yahut ani zaman atmamaları, karakterin bu iki uçlu melankolisini her boyutuyla deneyimleme olanağı sunuyor.
Öfke ve yas duygusunun temelini oluşturduğu öyküde biçim; hem yürekten bir kayıp duygusunu tanımlamada hem de keskin öfke patlamalarını betimlemede, olağanüstü işlevsel kılınıyor. Giden insan için yas, giden mevkii için hırs diye de özetlenebilir Jackie'nin hikayesi.
ÖVGÜ YETERSİZ
Natalie Portman için herhangi bir övgünün yetersiz kalacağı düşüncesindeyim.
Uzun bir süre eşik olarak anımsanacak ve aşılması çok güç bir düzeyde yapıyor işini. Oyunculukların tamamı etkileyici aslında ve sanat yönetimi / prodüksiyon başlıkları bağlamında da şahane bir iş çıkarıyor Larrain. Bu yüzden 'Neruda'yı bir parça hüzünle anımsamamak elde değil. Demokrat başkanın hikayesine gösterilen özen, Şilili şaire gösterilmedi çünkü. Larrain, Jackie'nin tüm yürek yangınına 1963'teymişiz gibi vakıf olmamızı sağladı lakin Neruda'yı bitmeyen bir düşün içinde yitirmiş, ayakları yere basmayan bir sayıklamaya kurban vermişti.
UNUTMAMALI
Andrei Rublev / Andrei Tarkovski (1966)
Gandhi / Richard Attenborogh (1982)
The Queen / Stephen Frears (2006)
Lincoln / Steven Spielberg (2012)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.