Merkez Bankası'nın sürpriz kararları
Bu kararların gerekçelerine, daha doğrusu Merkez Bankası'nın ekonomideki gelişmeleri nasıl okuduğuna değinelim...
Merkez Bankası da diğer ülke merkez bankaları gibi yoğun sıcak para girişinden rahatsız. Çünkü sıcak para hızlı kredi genişlemesine ve artan ithalat nedeniyle cari açığın yükselmesine neden oluyor. Aynı zamanda, finansal risklerin de gündeme geldiğinin altını çiziyor Merkez Bankası. Bu yüzden, TL'nin de değerlenmesinde etkin rol oynayan sıcak paranın hem girişini engellemeye hem de girdikten sonra geri çekme yönünde çaba sarf ediyor.
Merkez Bankası'nın Türkiye ekonomisine bakış açısı uzun süredir değişmiyor:
* İç talep büyüme üzerinde etkili olurken, dış talebin etkisi sınırlı kalıyor.
* İşsizlik oranı düşmesine rağmen halen yüksek seviyelerde...
* İmalat sanayi kapasite kullanım oranları kriz öncesi düzeyine henüz ulaşamadı.
* Çekirdek enflasyon, yani TÜFE'den işlenmemiş gıda, enerji ve altın gibi ürünlerin çıkarılmasından sonra elde edilen özel kapsamlı TÜFE orta vadeli hedeflerle uyumlu seyrini sürdürüyor.
Merkez Bankası gecelik faiz oranlarında borç alma ve verme arasındaki farkı belirgin şekilde açmasıyla bankalara "benden umudu kesin, likidite ihtiyacınızı ve fazlasını kendi aranızda giderin" mesajı verdi. Diğer taraftan, geç likidite penceresinde faiz oranlarını da benzer şekilde, borç almada yüzde sıfıra çekti, borç vermede de yüzde 11.75'de tuttu. Fark 1175 baz puan. Geç likidite penceresinde saat 16 ile 17 aralığında işlem yapılıyor. Merkez Bankası'nın vermek istediği mesaj yine aynı, "siz kendi aranızda işlem yapın beni karıştırmayın."
Dikkat ederseniz son aylardaki faiz toplantılarından sonra benzer raporu yayımlıyor Merkez Bankası. Türkiye ekonomisindeki seyri hem öngördüğü şekilde hem de kontrolü altında gidiyor. Sorun, çoğunlukla dışsal faktörde.
BORÇLARIN AFFI
Hükümet, trafik cezalarından, su, elektrik ve vergi borçlarına kadar bir dizi borçların affına ya da yeniden yapılandırılmasına karar verdi. Gazetemizde "bayram hediyesi" başlığı ile verildi haber. Gerçekten de borçlular için çifte bayram oldu. Aslında sürpriz olmadığını biliyoruz affın. Artık alıştık belli sıklıkla olmasına.
Borçlular ve Maliye Bakanlığı açısından olumlu bir adım gibi görünen bu karar, geniş perspektiften baktığımızda yarardan öte zarar getirdiğini görüyoruz. Çünkü kişi ve kurumlarca "biyolojik ritim" haline geldiği için "gelecek gelirleri" ipotek altına alıyor. İzleyen yıllarda borçların zamanında ödenmesini, yerleşmiş olan "nasıl olsa af gelir beklentisi" ile engelliyor. Gerçek vergi gelirleri toplanamadığı için "tüketim üzerinden vergi" alınmaya çalışılıyor. Bu yüzden dünyanın en pahalı petrolünü kullanmıyor muyuz? Aynı şekilde sosyal güvenlikte de prim ödemesi yükümlülükleri yeterli ölçüde karşılayamıyor, bütçeye ciddi yük getiriyor. Borcu olanlar bu şekilde ödüllendirilirken, borcunu zamanında ödeyenlerde cezalandırılıyorlar. Ne diyelim... Borçluların gözü aydın... Zamanında ödeyenlere de geçmiş olsun...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.