Elif Aktuğ

Evladı toprağa vermek

Evladı toprağa vermek, anlatılabilir bir acı mı? Anlaşılabilir mi?
Kenan Sofuoğlu, dünyanın önünde diz çöktüğü, başarılarını alkışladığı, efsane sporcu...
Kollarında 4 aylık Hamza'sının tabutu vardı. Fotoğrafa bakmaya yüreğiniz elverdi mi?
Her şeyden şikayet eden, dırdırcı ebeveynler; çocuklarına 'adam gibi' ana/baba olamayanlar acaba Allah'a şükretti mi? Sağlıklı evlatlarından ötürü.
Kenan ve güzeller güzeli eşi, evlatlarını cennete uğurladılar.
BENİM YEĞENİM DE MELEK OLDU
Haberi duyduğumda, dokuz günlük evladını kaybeden erkek kardeşim ve karısı geldi gözümün önüne. Dokuz ay karnında sevgiyle, şefkatle, aşkla büyüttüğü kızı, dokuz gün yaşamıştı, kardeşimin karısının. Bir anne ve baba, nasıl kahrolur görmüştüm. Yeğenimi yıkamış ve dualarla kefene sarmış ve defnetmiştik. Erkek kardeşime ve karısına destek olmak için yanlarındaydım ama Allah biliyor, sanki başka bir alemdeydim. Üzüntünün insan beynini uyuşturan bir tarafı var. Sizden daha üzgün, çaresiz, zor durumda biri varsa, sakin kalabiliyor, kale gibi sağlam durabiliyorsunuz. Yeğenim Asiyah Elif'i, meleğimizi son yolculuğuna uğurlarken, 'gerçek üzüntü nedir' bir tokat gibi çarpmıştı yüzüme.
İMTİHAN BİTER Mİ?
Kenan Sofuğolu, önce abisini sonra erkek kardeşini, yine o arada babasını kaybetti. Bir oğlu olduğunu duyduğum zaman çok sevinmiştim. Hamzacık 4 ay yaşadı, Kenan yeniden kahroldu. Kenan'ın başına gelenler, umarım eften püften her şeyi dert edinen, mutlu olmayı beceremeyen insanlara ibret olur. Gençlik Spor Genel Müdürlüğü eski basın müşaviri dostum Şehnaz Yeygel'le birlikteydik haberi aldığımızda, "Ne bitmez sınavı varmış" dedi. Kenan'ı çok sever, yeğe göğe sığdıramaz Şehnaz. Hayat yolculuğunda sınavlarımız hiç bitmiyor, aslında daha zoru da var. yoklukla, üzüntüyle yaşanan sınavların dışında; varlıkla gelen sınavlar. İnsanlar nedense es geçiyor, para, pul, mal, mülk, başarı; acaba bunlar sınav değil mi? Kenan hayatının en zor görevlerinden birini yerine getirdi, kendisine Cennet kapılarını açacak olan oğlu Hamza'yı uğurlarken. O kapının kendisine açılmak üzere olduğunu fark etmeyen ne çok göz var, kapıyı elinin tersiyle kapatan ne çok kendini bilmez var. Geçtiğimiz hafta arkadaşım Esen Yeşilırmak berbat bir trafik kazasında vefat ettiğinde çok üzülmüştüm; şöyle düşündüm yine, insanoğlu ne tuhaf. Her ölüme, sanki ilk kez ölümle karşılaşıyor gibi tepki veriyor. Bir gün gitmek üzere geldiğimiz şu dünyada başımızı döndüren nedir, kendimizi ölümsüz sanmamızın sebebi ne olabilir? Her doğuma sevinmek ve her ölüme yıkılmak? Kaç milyon yıldır aynı şekilde dünyaya geliyor ve ölüyoruz ama gelin görün ki; ölenle ölemiyor ve kendi ölümümüzden kaçıyoruz.
Ağladığımız, acaba kendi sonumuz mu?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.