Filiz Özkol

Güle güle 2016

Vedalar zordur. İçimiz acır, kalbimiz kanar. Yeni başlangıçlar heyecan verici olsa da; alışkanlıklarımızdan kopmamız kolay değildir. Sarmaş dolaş olduğumuz duygulara 'güle güle' demek hiçbir baba yiğidin harcı değildir.. Hani yabancı filmlerde görürüz yakından hiç şahit olmadım. Birisi vefat eder ve aile bireyleri cenaze sonrası parti verir. Sevdiklerini neşe içinde uğurlarlar. Gittikleri dünyada "mutlu olsun" inancı vardır. Mevlana'nın bir sözünü çoğumuz biliriz.
"Ölüm günüm düğün günümdür" diye.
2016 yılı daha bitmeden takılmıştım.
Hiç sevmediğim "hoşça kal" sözcüğüne ne çok ayrılıklar yüklemişim.
Saymaya başladığımda, yükünü kaldıramaz hale geldiğim anlar oldu.
Dünlerimizin ayrılık düğümleri. Ayıkla, ayıkla bitmiyor.
Unutamadıklarımız.
Hatırlamakta zorlandığımız geçmiş yumaklar.
Adı üstünde "geçmiş"... Peki ya geçmemişse. Geçmiyorsa.
Zorlu bir yılı geride bıraktık. Kazançlar ve kayıplarla dokuduğumuz üç yüz altmış beş günü bir dakikada kapıdan uğurlarken, koşturmaca içinde herkes kendi hikayesinin eksik kalan parçalarını yeni bir yıla taşımanın heyecanını yaşıyordu... Ümitler tükenmiyor. Tükenmesin de... Yaşam gelecekle şekilleniyor. Güzellik ve iyilik temennileri açtığımız beyaz sayfanın kenar süsleri gibi... Hayat dediğin en fazla 80 yıl.. Bu zamana kaç kışı, kaç baharı sığdırabiliriz ki. Üstelik bu yılların sağlıklı ve huzurlu geçmesi gerekir ki; bu hayata veda ederken geride güzel şeyler bırakalım.
"An"lar çok önemli. Hiçbir şeyin tekrarı yok. Japonların bir atasözü beni çok etkiler.
"Hayat ırmağında iki kez yıkanamazsınız." Yaşamı yudum yudum içimizde hissederek yaşayalım... Ötesi yok.
Olmayacak..
Yaşantımızdaki insanlara her gün son defa görüyormuşuz gibi davranalım... Belki gerçekten son görüşümüzdür. Geçenlerde bir arkadaşımla karşılaştım yolda. Ayak üstü havadan sudan konuşurken; ortak dostlarımızdan birinin vefat ettiğini duyunca dondum kaldım. Oysa daha iki ay önce "arayı fazla açmayalım, daha sık görüşelim, konular bu kadar birikmesin" dediğimizi hatırlıyorum... Şimdi o yok ve artık onunla konuşacağımız konular da yok.
Koskoca bir 2016 yılı uçtu gitti. Bir daha aynı yıl olmayacak. Özlesek de kırılsak da öfkelensek de 2016 yılı geçmiş oldu. Ancak gelecek nesiller tarih kitaplarında okuyacak.
Bizim, yaşadıklarımızı oralardan öğrenecek. Ve biz hiç bilmeyeceğiz.
Çünkü bu dünyada olmayacağız...
Hoş geldin 2017 yılı. Seni umutla bekledik. Yarınlarımızı seninle yazacağımız satırlarımızda sevgi ve barış olsun. Yepyeni bir dünyaya hep birlikte el uzatalım. Dünyanın yaşadığı gözyaşları bitsin artık.
Senden fazla bir şey istemiyoruz. Sadece sevgi, barış ve huzur... Gerisi, başı sonu belli olmayan, yalan bir hikaye...
İçinde kaybolduğumuz, uçsuz bucaksız bir boşluk.
İzninizle satırlarımı Murathan Mungan'ın çok sevdiğim ve okumaya doyamadığım bir dörtlüğüyle bitirmek istiyorum...
Şimdibirmevsimdeğilkocabir hayatgirdiaramıza...
Biliyorum,nesendönebilirsin artık...Nedeben,kapıyıaçabilirim sana

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.