Filiz Özkol

Dünya depresyona koşuyor

Çok sevdiğim psikolog arkadaşımla koyu bir muhabbette konudan konuya atlarken, söz döndü dolaştı son yıllarda sakız gibi ağızlarda dolaşan depresyon ilaçlarına geldi.
Hepimizin hayatında bir takım olumsuzluklar olabiliyor. Hayatın "Bir gül bahçesi" olmadığını kendime telkin ettiğimden beri rahatladığımı arkadaşıma anlatırken konuşmalarımız geniş bir yelpazeye yayıldı ve istemeden de olsa biraz dağıldık.
Kendi sesimizi seviyoruz. En sessizlerimizin bile kafalarındaki, sesleri hiç bitmez.
Biz galiba korkularımızla varız.
Depresyonda olan kişiler ise kendilerine, hayata ve geleceğe ait olumsuz düşüncelerin gerçek olduğuna inanırlar.
Dünyanın kendi etraflarında döndüğünü düşünüp, diğer insanların da kendileri gibi 'mükemmel' olmasını beklerler.
Ancak beklentileri gerçekleşmediğinde büyük hayal kırıklığı yaşarlar.
Hiç birimiz mükemmel değiliz. Hepimizin mutsuzlukları, mevcut konularımızın farklı olması dışında birbirinin benzeri.
Herkes yaşadığı ana ait değerlendirdiği olayların kendisine bir kazanım getirmediği anda umutsuzluğa kapılabiliyor.
İnsanlar anlam duygusunu kaybettikleri ve neden yaşadıklarını bilmedikleri için mutsuzlar.
Materyal zenginliğin ortasında ruhlarıyla baş başa kalamadıkları için manevi duygularıyla gerçek ve içten bir iletişim kuramadıkları için mutsuzlar.
İnsanlar, sosyal ilişkiler yıprandığı ve birbirlerine artık çare olamadıkları için mutsuzlar.
Modern çağda mutsuzluğun en temel sebebinin, anlam kaybı ve toplumsal olanın kaybı olduğunu görebiliyoruz.
Prof. Kemal Sayar'a göre, mutluluk, yetinmeyi bilmekle olur. Mutluluk, andan zevk almayı bilmekle olur.
Mutluluk, dostlara yeterince zaman ayırmayı başarmakla olur. İnsan sevdiklerine iyi zaman ayırırsa, sevdiklerini yeterince severse, sosyal ilişkilerini derin ve geniş tutarsa, mutlu olma ihtimali artar.
Mutluluk, insan bir anlam duygusuna sahip olduğunda olur. Niçin yaşadığını, hayatını neyin aydınlattığını bilirse insan daha fazla mutlu olacaktır. Bu dünyada neden var olduğu bilinci, mutluluğa götürür. İnsan olarak acıma, merhamet, anlayış, hoşgörü ve tahammül duygumuzu kaybediyoruz. Hayat hızlandıkça insanlar, birbirlerine karşı daha acımasız daha kıyıcı olabiliyorlar. Hızlanan hayatta durup kendi içimize bakmayı unutuyoruz.
Evet, bu düşüncelere katılmamak mümkün değil. O çok sevdiğimiz teknoloji her gün bizi kendi kaosunda dibe çekiyor ve çırpındıkça daha çok batıyoruz.
Hepimizin elinde bir oyuncak; iletişim aletleriyle boğuşurken aile ilişkilerimiz sıfır. Birbirimizle sohbet etmek şöyle dursun karşımızdakine bir şey söylerken gözümüz elimizdeki alette.
Aslında hüzünlü olmak güzeldir.
İnsanın yaratıcılığını artırır. Duygularımız besler. Yüreğimizin gül suyudur. Hayatın ne kadar sanal olduğunu bize hatırlatır.
Yaşama daha sıkı bağlanmamızı ve kısacık bir dünya zamanında her şeyin gelip geçiciliğini vurgular. Sevdiklerimizle daha sıkı bağlar kurmamızı sağlar. Depresyon bitmeyen, karanlık bir koridordur. Işığı bir türlü göremezsiniz. Ne zaman geçer, ne yol biter. Bir türlü gündüz olmaz. Karanlığa alışmak zorundasınız.
Dünya depresyona koşuyor ve maalesef elimiz ve kolumuz bağlı olarak kendimize yabancılaşıyoruz.
Teknoloji ve doğa dost olmadığı müddetçe daha çoook hastalıklar yakamıza yapışır. Allah yardımcımız olsun..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.