Hüseyin Kocabıyık

Arslanköylü kadınlar

Önce konunun iyi anlaşılması için birkaç gün önce gazetelerde yer alan ama balık hafızalı bir toplum haline geldiğimiz için pek üzerinde durulmayan bir haberi genişçe köşeme alıyorum:
"Mersin'e bağlı Arslanköy beldesinde, 'Arslanköy Kadınlar Topluluğu'nca Shakespeare'nin ünlü 'Hamlet' oyununun sahnelenmesi, İngiltere'de de haber oldu. The Guardian gazetesi, 'Hamlet Türkiye'de feminist yönü alıyor' başlığı ile yayımladığı haberinde, 'Hamlet'in, küçük bir okul sahnesinde, kendinden geçmiş seyircilerin önünde ve en olmayacak yerde oynandığını görmek, insanı derinden etkiliyor' diye yazdı.

SADECE BAŞLANGIÇ

The İndependent'in muhabiri Nicholas Birch, 'Türkiye'nin uzak bir köyünde çiftçi eşlerinden oluşan bir grubun, Hamlet oyununu sahnelediğini' belirtirken, 'Arslanköy Kadınlar Tiyatro Topluluğu'nun camiayı tiyatronun aracılığıyla değiştirdiğini kaydederek, 'Ve Hamlet sadece bir başlangıçtır' ifadesini kullandı.
Arslanköy tiyatro grubunun, Hamlet oyununun sahneleneceğini duyurmak için caminin hoparlörünü kullandığını, Danimarka Prensi rolünü oynayan kadının ise, sahneye, "Anadolu köylüsünün şalvarı" ile çıktığını anlatan gazete, tiyatronun bir sosyal değişim aracı olarak işlem görebileceği fikri yeni olmasa da, 'Hamlet'in küçük bir okul sahnesinde o kadar hevesle, kendinden geçmiş seyircilerin önünde ve en olmayacak yerde oynandığını görmek insanı derinden etkiliyor' diye yazdı."
***
Evet, haber böyle. Haber konusu başlı başına ilginç tabii. Ama olayın geçtiği Arslanköy'ün daha ilginç bir özelliği, bu olay vesilesiyle hatırlanmalıydı ki, kimse bunu yapmadı.
Oysa Arslanköy, Türkiye'nin demokrasi tarihinde kocaman bir ismi olan bu toprakların en siyasi köyüdür. 1946 seçimlerinde oylarını korumak için jandarmayla çatışan ve hapislerde yatan kadınların köyü Arslanköy. Siyasi tarihimizde, "Arslanköy olayları" olarak yer etmiş olan mücadelenin yaşandığı bu köye, ki şimdi belde olmuş, 80'li ve 90'lı yıllarda iki kere gittim.

KOÇAK TANITTI

Arslanköy olaylarının kahramanı Halime Nine ile ilk gittiğimde tanıştım. İkinci gidişimde ise, vefat ettiğini öğrendim. Halime Nine'yi Türk toplumuna ilk tanıtan kişi değerli gazeteci Salim Koçak'tır. Sahibi olduğu Sözcü Gazetesi'nde, Halime Nine ve Arslanköylülerle uzun bir mülakat yayınlamıştı. Salim Ağabey keşke Halime Nine ve onun mücadelesini bir roman, bir senaryo haline getirebilseydi, şimdi çok güzel bir TV dizisi olurdu bu yaşanmış hikaye.
***
Olayı kısaca anlatılım mı? Yıl 1946. çok partili hayata geçilmiş. Millet İnönü yönetiminden illallah demiş. Tahsildar baskısı ve jandarma dipçiği köylüyü canından bezdirmiş.
Bu şartlarda seçime gidiliyor. Seçim ama nasıl bir seçim? Açık oy gizli tasnif. Ama olsun, Türk milletindeki demokrasi potansiyeli o yıllarda bilinç olarak sandığa yansıyor.
Sandıklar Demokrat Parti oylarıyla dolup taşıyor. Öyle ama başta bir diktatör var ve CHP tek parti imtiyazını hiç kaybetmek niyetinde değil. Tüm valilere ve jandarmaya talimat çoktan gidiyor. Sandıktan ya CHP çıkacak ya da hiçbir şey.

BOYUN EĞİYOR
Türkiye bu devlet terörüne çaresiz boyun eğiyor. Bir yer hariç: Toros Dağları'nın tepesinde bir küçük Türkmen-Yörük köyü olan Arslanköy oy sandıklarına sahip çıkıyor
Üstelik erkekleri siniyor jandarma dipçiği karşısında ve kadınlar sandıkların üzerine kapanıyor; jandarmaya direniyorlar. Bu kadınların lideri de Halime Nine'dir. Halime Nine'nin demokrasi tarihimizde henüz yeterince yerini almamış olan müthiş sloganı ise şudur: "Rey bizim namusumuz, namusumuzu vermeyiz!"
Namus jandarmaya verilmiyor. Bedel ödeniyor tabii. Önce Mersin'de yargılanıp hapse atılıyor Halime Nine ve diğer kadınlar. Sonra Konya Cezaevi'ne gönderiyorlar.

REY NAMUSTUR
Ben Halime Nine'yle olaydan 40 yıl sonra görüştüğümde bana, kırmızı yanakları ve ateş gözleriyle hala, "Rey namustur, teslim edilir mi?" demekteydi. Halime Nine çoktan hakkın rahmetine kavuştu. Ama onun yetiştirmesi Arslanköylü şalvarlı kadınlar, şimdi Shakespeare'nin ünlü "Hamlet" oyununu oynuyorlar Toros Dağlarının tepesindeki Arslanköy'de. Tarihsel bütünlüğü içerisinde Arslanköylüler'in, içi boşaltılmış bir kin ve nefret ideolojisine dönüştürülmüş laiklikten başka bir şey bilmeyenlere; demokrasiyi yüz kere satmış olan Demirel ve Cindoruk gibi siyasilerin peşinden giden Demokrat Partililere, demokratlık ve çağdaşlık adına öğretecekleri ne kadar çok şey var.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.