Kongre izlenimleri
KILIÇDAROĞLU'NUN KONUŞMASI
Baykal bir gecede bitmişti siyaseten. Bana göre Kılıçdaroğlu 3 saniyede bitti. Düşünün ki, kendisine toplumun önemli bir kesimi ümit bağlamış. Herkes bekliyor ki bu yeni lider adayı çıkacak ve müthiş bir vizyoner konuşma yapacak. Ne gezer, konuşmasına bu ülkenin halkının seçtiği ve 8 yıldır ülkeyi yöneten Başbakan'a "Recep Bey" diyerek ve güya aşağılayarak başladı. Hemen ardından vıcık vıcık bir popülizm. Her şeyi yapacağını söyleyen ama neyi nasıl yapacağı konusuna hiç girmeyen bir sloganik söylem. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni bir dış devletin yönettiğini söyleyecek kadar ayarı bozuk bir konuşma...
Çok kötü bir ilk konuşmaydı bu.
NEYİ NASIL YAPACAK?
Anayasayı değiştireceğini söylüyordu Kılıçdaroğlu. Ancak bu yeni anayasanın felsefesinin ne olacağını söylemedi.
Anayasa Mahkemesi'ne niye gittiklerini anlattı; ancak 367 için niye gittiklerini bir türlü söylemedi.
Siyasi Ahlak Yasası çıkaracaklarını söyledi. Gayet güzel bir öneriydi. Ancak bu yasanın neleri kapsayacağını söylemedi. Mesela, 5 yaşındaki torununun yasaya aykırı olarak sigortalı yapılması bu yasa açısından ne ifade edecek?
Ülkeyi 8 yıldır yöneten, IMF'ye muhtaç etmeyen bir hükümeti ve başbakanı ekonomi bilmemekle suçlaması çok hafif kaçtı. Bir siyasi liderin daha ilk sınavında böyle hırçın bir dil kullanması bana hiç de hayra alamet gibi gelmedi.
NELER SÖYLEMEDİ?
Haklı olarak ekonomik sorunlar üzerinde çok durdu Kılıçdaroğlu. Mesela konuşmasında en büyük bölümü emeklilere ayırdı. Ancak ülkenin yakıcı sorunlarına hiç değinmedi.
Örneğin, Kürt meselesi sanki yokmuş gibi davrandı.
Demokratikleşme konusunda tek kelime söylemedi.
Sivil-asker ilişkilerine dair ne düşünüyor, kimse bilemedi.
Dış politika konusunda polemik kokan bir cümle, o kadar.
AB konusunda ağızlarda sakız olmuş tek cümle, o da o kadar.
Bu arada ilginç sözler de vardı konuşmasında: Kayıtdışı ekonomide çalışan başörtülü kızlara gideceklerini söyledi ama başörtüsü sorunu karşısında ne yapacağını bir türlü söyleyemedi.
NE GÖRDÜM?
Sonuç olarak, konuşması bittiği zaman kürsüde elinde koskoca bir valiz ve valizin içinde sadece bir diş fırçası, bir de diş macunu bulunan bir kişi gördüm ben.
Öte yandan Kılıçdaroğlu'nu basın locasında çılgınca alkışlayan darbe meclisi üyesi, Hürriyet Gazetesi başyazarı Oktay Ekşi'yi gördüm ve bunun bir "D tipi" proje olduğunu anladım.
Doğan Medya'nın gazetecilerinin bir delege gibi çalıştığını gördüm; çılgınca Kılıçdaroğlu'nu övüyorlardı.
Bir şey daha gördüm: Türkiye ve CHP, Deniz Baykal'ı çok ama çok arayacak!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.