Hüseyin Kocabıyık

CHP'de olup bitenler

İki gelişme var CHP'de izlenmesi gereken. Birisi eski Genel Başkan Deniz Baykal'a karşı gerçekleştirilen imha politikasının sürdürülüyor olmasıdır. Dikkat edilsin, "imha politikası" gibi çok ağır bir ifade kullanıyorum. Evet, aynen öyle, Deniz Baykal'ın CHP'nin başından uzaklaştırılması, insani ve siyasi itibarının ağır bir biçimde yaralanması yeterli görülmüyor; onu diri diri gömmek ve evinden çıkamaz hale getirmek istiyorlar.
Baykal'ın peşini bırakmayan ve onu imha etmeye çalışanlar kim peki? Benim bu konuda kişisel bir tahminim var elbet. Ancak, elimde tahminimi kanıtlayacak bir belge olmadığı için göstereceğim bir adres yok; fakat, Baykal'ın hala üzerine yürüyenlerin Gandi'nin bir numaralı medya destekçileri olduğu hatırlanmalı.
Soru şu: Kılıçdaroğlu'na en başından itibaren en kuvvetli desteği veren kimdi? İkinci bir soru: Kılıçdaroğlu'nun, "Sizin yazınızdan sonra aday olmaya karar verdim" dediği gazeteci kimdi? Hadi bir soru daha: Kaset meselesinde Baykal'ı durmadan aşağılayan programlar yapan kimdi? Ve bir soru daha sormak icap ediyor: "Baykal 340 bin dolara yat aldı" diyen gazeteci kim? Bütün bu sorulara cevap teşkil edecek isim Fatih Altaylı'dır. Ama ne kadar ilginç değil mi?
***
Baykal'ın kaset skandalı ve ardınan Kılıçdaroğlu rüzgarı esmeye başlayınca, biz bunun adını koyduk. Dedik ki, "Bu bir azil-tayin olayıdır."
Tayini yapanlar azlettikleri insan Baykal olduğu için çekinmekteler ve bu nedenle onu gömmeye çalışmaktalar. Çünkü, kaseti yalanlamayan Baykal yat aldığı iddiasını hemen ve kesin bir dille yalanlamıştır. Ben Baykal "bir şey yok" diyorsa, ona hiç düşünmeden inanırım. Kaset olayında "yok" deseydi, ona da inanırdım. Ve bütün bu olanlardan dolayı Kılıçdaroğlu'nu doğrudan sorumlu tutmak mümkün değil tabii ki ama nedense içimde Baykal'a yapılanların Kılıçdaroğlu'nun yelkenlerini şişirmek için yapıldığı duygusu var.
***
CHP'de izlenmeye değer diğer bir husus da, kamuoyuna yansıtılmaya çalışılan ve sürekli üzerinde ince işçilik yapılan Kılıçdaroğlu imajıdır. "Gandi" lakabıyla oluşturulmaya başlanan imajın sürekli olarak tahkim edilmesi ve beslenmesi gerektiği ortaya çıktı.
450 liralık gömlek krizinin Gandi uçurtmasını nasıl sarstığı dikkate alınırsa, Kılıçdaroğlu'ndan kalıcı ve etkili bir siyasi profil çıkartmanın pek öyle kolay olmadığı da anlaşılmış olmalı. Durum böyle olunca Gandicilerin "Baykal'ı göm, Erdoğan'ı savunmada bırak" şeklinde yeni bir "imaj maker"lik yaptıkları görülüyor.
Baykal'ı gömme işi medyaya, Erdoğan'ı savunmaya itme işi ise Kılıçdaroğlu'na havale edilmiş gibi sanki. Şu ana kadar bu taktik konumlanıştan bir sonuç alındığı söylenemez. Yat işinin ne olduğu ortada. Erdoğan ise hiç öyle savunmaya filan girmeyi düşünmüyor, tam aksine, "tenekeden altın olmaz" deyiverdi Kılıçdaroğlu'na.
Yukarıda anlatmaya çalıştığımız işler siyasette iki yanı kesen kılıç gibidir; kesemezsen seni keser!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.