Anayasa Mahkemesi kararı
***
Bence asıl konuşulması gereken mahkemenin kararından daha çok mahkemenin karar alış biçimidir. Ortaya, rejim ve demokrasi açısından son derece tehlikeli bir mahkeme kararı çıktı dün. AYM mevcut anayasanın çok açık hükmüne rağmen (Madde 148), yetkilerini aşarak kendisini "kurucu iktidar" yerine koyarak bir karar verdi. Değişiklik paketinin bazı maddelerini, hiç ama hiç ilgisi yokken, anayasanın değiştirilemez maddelerine dayandırarak iptal etti. Hiç kimse HSYK seçimleriyle devletin niteliklerinden hukuk devleti ilkesinin ilişkisini kuramaz bize. Hukuk yönünden imkansız bir durumdur bu. Ama AYM siyasi bir karar vermek isterse, ki son dönemlerde sadece siyasi karar veriyor, elbette imkansız olan mümkün olabiliyor. Bu karar maalesef TBMM'ye, meclisin yasama ayrıcalığına mahkemenin son dönemlerde vurduğu ağır darbelerden birisi olarak tarihe geçmiştir. Atanmışlar, milleti ve onların seçilmiş temsilcilerini güvenilir bulmadıklarını açıkça göstermişlerdir. Vesayet dediğimiz şey tam da budur işte.
***
Tabii, bu arada bana çok komik gelen husus şudur. Dün karar açıklandığı vakit iktidar kanadında gizli bir sevinç gözlendi. Aynı şekilde CHP kanadında da gizli bir hüzün. Bir kesim referandum yapılacağı için seviniyor, diğer kesim ise üzülüyordu. Bu sergilenen tablo Türk demokrasisi adına gerçekten kahredicidir. AYM, kararıyla demokratik anayasal düzene ağır bir darbe vururken, bizim millet vekillerimiz neredeyse sevinçten göbek atacaktı. Oysa Anayasa Mahkemesi dünkü kararıyla alenen "Hakimiyet kayıtsız şartsız milletin değil, Anayasa Mahkemesi'nindir" demiş oldu. Bu durum karşısında demokratik şuur sahibi siyasetçilerin kıyameti koparması, isyan etmesi gerekirdi.
Tepkileri çok yetersiz bulduğumu belirtmeliyim.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.