Hüseyin Kocabıyık

Şevket Kazan, Sav kepçe

Şu dünyanın işlerine akıl sır ermiyor bazen. Gördükleriniz, duyduklarınız, yaşadıklarınız size küçük dilinizi yutturacak hale getiriyor.
Mesela, hiçbir araya gelemez zannettiğiniz ebedi düşmanlar bir anda konjonktür dostu oluveriyorlar. Yaşadığımız şu günlerde yine akıl almaz bir olaya tanık oluyoruz. Bilindiği gibi Saadet Partisi'nde bir iktidar mücadelesi yaşanıyor. Bu iktidar mücadelesinin kısaca açılımı şu: Erbakan Hoca ve çevresindeki yaşlı ekip, kendi tapulu malı olarak gördükleri Saadet'i bütünüyle kontrollerine alıp çeşitli varyasyonlara sokmak istiyorlar.
Örneğin, Tayyip Erdoğan'ı devirmek için Demirel-Cİndoruk ikilisi ile seçim ittifakları; mümkün olursa ve Meclis'e girilirse, CHP-MHP-SP koalisyonunun kurulması. Ayrıca SP ile İslam'la zırhlanmış bir tür ulusalcı akımı köpürtmek. O nedenle Erbakan Hoca'nın mesela Ergenekoncular hakkında tek bir olumsuz değerlendirmesini bulamazsınız. Bu niyetlerin karşısında ise, SP'nin İslami ama meşru ve demokratik bir parti olarak varlığını sürdürmesi, bu nitelikleriyle de halkın önüne bir seçenek koyması gerektiğini düşünen Numan Kurtulmuş var. Numan Kurtulmuş, SP'nin kendi varlık prensiplerinden sapmadan, açık, şeffaf ve gerçekçi bir siyaset sürdürmek istiyor. SP'nin "kozmik bürosu"na yabancıların girmesini istemiyor. SP'de çarpışan taraflar bunlar.
TARİHİ HATIRLAYALIM
12 Mart 1971'de asker, devrin hükümetine bir muhtıra verdi. Başbakan Demirel'e, "Hemen istifa et, yoksa darbe yapacağım ve Meclis'i kapatacağım" dedi. Demirel şapkayı aldı gitti. Ardından ara dönem hükümetleri kurduruldu ama arkasında halk olmayınca hepsi dağıldı gitti. Devlet idaresi köklü partiler olmadan olmuyordu. Seçime gidilecekti. Seçime gidilecekti ama askerlerin yıktıkları Adalet Partisi ve Demirel yine iktidara gelecekti, vaziyet onu gösteriyordu.
"Eee, ne anladık biz bu işten" diyordu askerler. Ama askerlerin içinde uyanık adamlar da vardı. Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur, atlar uçağa İsviçre'ye gider. Niye gitti biliyor musunuz? İsviçre'de Necmettin Erbakan yaşamaktadır ve onunla görüşmesi lazımdır. Erbakan, başkanı olduğu Milli Nizam Partisi kapatılınca küsmüş ve İsviçre'de yaşamaya başlamıştır. Ama Türkiye'de hatırı sayılır bir halk tabanının olduğu bilinmektedir.
Muhsin Batur da bu tabanın hatırına gitmişti Hoca'nın ayağına. Teklif şuydu: "Geri dön Türkiye'ye ve partini kur, biz bunu arzu ediyoruz." Devlet fikri ve duygusu çok güçlü olan Hoca, paşaların kendisine dönük bu teveccühünden ziyadesiyle memnun olmuştu. Paşayı kırmadı, Türkiye'ye döndü ve Milli Selamet Partisi'ni kurdu. Adalet Partisi'ni böldü. Özal'a kadar sağın tek başına iktidar olmasını önledi. Askerler de bunu istiyorlardı zaten. Bu hikayeyi anlatan Demirel'dir. Muhsin Batur'un anılarına da bir bakmak gerekir.
ERBAKAN KİMDİR?
Yukarıda anlatılanlara bakıp Erbakan Hoca'nın bir "eleman" olduğu sanılmasın. Çok büyük bir haksızlık olur. Erbakan hiç şüphesiz inanmış bir adamdır. Bir davası vardır ve davası şüphesiz İslamdır. Ancak, Hoca üstün zekalı biridir, bu tartışmasız böyledir. Zekası bazen onu bir hayalin üzerine bindirip gerçeklerin çok uzağına savurabilmektedir.
Geri dönmeye kalktığı zaman da her şeyin çok uzağına düştüğünü görüyor ve orada da film kopuyor. Hoca'nın bir özelliği de devlet ve asker kavramlarını çok önemseyen birisi olmasıdır. Onun nesli devletsizlik nedir, vatansızlık nedir çok iyi bilir. O nedenle, askerlerin onca aşağılamasına rağmen ağzından askere dair tek kelime eleştiri duyamazsınız.
Tam bir soğuk savaş politikacısıdır; bu nedenle de aşırı makyavelist eğilimleri vardır. Demirel-Türkeş-Erbakan hep bu ekole mensuptur. Hiç ummadığınız an da, hiç ummadığınız güçlerle işbirliği içine girebilirler. Erbakan Hoca'nın bugün SP'de tam kontrol istemesinin altında da, bugün tam da Hoca'nın şaşırtıcı ittifaklar yapabileceği, keyifli siyaset oyunları oynayabileceği bir ortamın olması durumu vardır. Onun dışında Hoca üzerine senaryolar yazmak çok haksızlık olur. Hoca budur işte.
KAZAN-SAV
Bütün bu yazdıklarımızı doğrulayan gelişme şu geçtiğimiz hafta yaşandı. CHP'yi Baykal'ın elinden kapıveren Önder Sav, hukuk birikimi ve kongre tecrübesiyle bu kez de SP'yi Numan Kurtulmuş'un elinden kapıverip Hoca'ya teslim etmeye çalışacak.
Çünkü, Erbakan Hoca 28 Şubat'ta Önder Sav'ın ve CHP'nin düşmanıydı; şimdi ise müttefiki olmaya en yakın aday. Erbakan ve Saadet Partisi olmazsa, bu Tayyip Erdoğan'dan ve Ak Parti'den nasıl kurtulacaklar ki? Erbakan Hoca ve SP etrafında bir ittifak oluşmalı ki, Demirel-Cindoruk ikilisiyle olacak bu ittifak, bunlar yüzde on barajını aşmalı, Ak Parti tek başına iktidar olma şansını böylece yitirmeli ve tabii, CHP'nin kuracağı koalisyonda böylece kolaylaşmalı.
1971'den sonra olduğu gibi, halkın yüzde 70'i sağcı olduğu halde 30 yıl Türkiye'de tek başına bir sağ parti hükümet kuramamalı. Bilmem anlatabildim mi, Şevket Kazan ve Önder Sav ikilisinin mesaisinden çıkacak olan proje budur işte.
Tam bir soğuk savaş tezgahı sizin anlayacağınız. Genç, temiz, ilkeli ve pırıltılı genç bir siyasetçinin önünü tıkamak için dünün hasımları birlikte çalışıyorlar. Şevket Kazan-Sav kepçe, karıştıracaklar. Adamları nedendir bilmem, hayranlıkla izliyorum doğrusu.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.