Hüseyin Kocabıyık

"No No"dan çıkarılan "Nonoş"luk

Şu demokrasi güzel şey. Uyuşuk bir toplumu birden aktive edebiliyor. Herkes komşusuyla, yakınlarıyla, hatta aile içinde eşiyle, çocuklarıyla bazen sert, bazen tatlı sert, bazen de çok sert bir tartışmanın içinde buluveriyor kendini. Bu tartışmaların bizde bazen namus kavgalarına dönüştüğü oluyor ama yine de toplumumuza kazandırdığı çok şeyler var. Sonuçta insanlar kendi hayatlarını belirleyecek kararları, kendi tercihleriyle oluşturuyorlar ve bunun için tartışıyorlar. Bu büyük bir sosyalleşme olayıdır. Tabii bu büyük sosyalleşme olayının en yoğun yaşandığı dönemler, ortaya sandığın konulduğu dönemlerdir. Bu ya seçimlerdir ya da referandumlar. Bu zamanlar da toplum kendi mizah duygusunu da devreye sokmakta, sandık kendi mizahını üretmektedir. Şimdi okuyucularımıza 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra ülkemizde ilk kez yapılan siyasi yasakların kaldırılmasına dair referandumdan bahsedeceğim.
***
12 Eylül 1980'deki askeri darbe, siyaseti ezmiş geçmişti. Darbe lideri Evren açıkça siyasetçi düşmanlığı yapıyor ve "onlar tencereyi pislettiler" diyordu. Sonra kendisinin de pişman olduğunu söylediği işi yaptı, partileri kapattı geçti. Liderlerini sürgün etti. Yetmedi, bir de anayasaya bir madde koydurarak eski siyasetçilere 5 yıl, 10 yıl siyaset yapma yasağı getirdi. 1983'te demokrasiye geçildikten sonra aslında Demirel gibi hırs küpü siyasetçiler için bu yasak siyasette var olmanın aracı haline geldi.
Demirel bu yasaklardan adeta yeniden doğdu. Kendisini topluma mağdur olarak kabul ettirdi ve Özal'ı hep oradan vurdu. Özal'dan şikayetçi olan herkes Demirel'in ipine sarıldı. Sonuçta Özal hükümeti, Demirel'in yarattığı "yasaklar kalksın" dalgasına daha fazla direnmedi. Bir tarihsel gerçeği bilelim. Özal istemeseydi 6 Eylül 1987'de yapılan referandum yapılmazdı. TBMM'deki komisyonda referandumun önünü açan ANAP'lı üyelerdir. Başka bir iddia var ki, ben inanıyorum. O referandumdan aslında "yasaklar sürsün" sonucu çıkmıştı ama Özal işin üzerine gitmedi ve yasaklar kalkmış oldu. Bunları söyleyenler dönemin ünlü siyasetçileri Ekrem Pakdemirli ve Mehmet Keçeciler. Sonuçta yasaklar kalktı kalkmasına da, hayli eğlenceli bir kampanyayla kalktı.
***
6 Eylül 1987 referandumuna Demirel, Türkeş, Ecevit, Erbakan, solcular fena asılıyorlardı. Özellikle Demirel için "gerdeğe girecek damat gibi" diyorlardı yakınları. ANAP dışında herkes "evet"çiydi. "Yasakların kalkmasına "evet" diyorlardı. Bu arada ANAP'ta kendine göre bir kampanya yürütmekteydi. Kampanyada öne çıkan bazı isimler vardı. Bunlardan birisi Mehmet Keçeciler'di mesela. Keçeciler, "Eskileri gömeceğiz" derken, Demirel'de ona, "Mezarcı" diyordu. Ama kabul edelim ki, 1987 referandumunun en iz bırakan siyasetçisi tartışmasız ANAP'lı Güneş Taner'di. "Hayır" kampanyasında başı çekiyordu. Yasaklar sürsün istiyordu. Bunu göstermek için de referandum mitinglerinde sırtına üzerinde "NO NO" yazan tişörtler giyiyordu. Evetçiler kıyameti kopardılar. Meğerse Güneş Taner'in giydiği o tişörtteki sloganı Amerika'da homoseksüeller kullanırmış. Nitekim ANAP'lılar sessiz sedasız ortadan kaybettiler o tişörtleri. Ama Cindoruk gibi "evet"çiler gittikleri her yerde dillerine doladı durdu o "No No"lu tişörtleri.
***
Şimdi 12 Eylül 2010'da yeni bir referanduma gidiyoruz. Türkiye'yi daha demokratik ve daha çağdaş bir ülke haline getirecek maddelerin oylanacağı bir anayasa değişikliği referandumu bu. Ama bu referanduma giderken anayasa paketi tartışılmıyor. Kadınlara, çocuklara, memurlara, vatandaşlık hakkına getireceği yenilikler hiç konuşulmuyor. İşin ilginç yanı bu referandumda mizah da üretilmiyor. Toplumu gülümsetecek, neşelendirecek, havayı yumuşatacak tek bir yaratıcılık yok bu seferki referandum kampanyasında. Genç siviller bile sustu. Belki bu referandumun kara mizah yerine geçecek ibretlik tek bir yanı var, o da şu: 1987'nin Demirel'den Cindoruk'a, MHP'den CHP'ye kadar ne kadar "demokrasiye evet" diyeni varsa, şimdi bunların alayı "demokrasiye ve özgürlüklere hayır" diyorlar ve bunun kampanyasını yapıyorlar.
Gülelim mi ağlayalım mı, bilmem!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.