Hükümet ders almalı ya İzmir?
Hükümetin kıyı kentlerde yaşayan insanların zihnindeki korkuları ortadan kaldıramamış ve onları iyi niyeti konusunda ikna edememiş olduğu anlaşılıyor.. Gerçi ben bu düşüncemi muhtelif dost toplantılarında söylediğim zaman bana şunları söyleyenlerde oluyor. Birincisi, diyorlar ki, İzmir haklıysa o zaman İzmir'den daha hızlı gelişen, daha çok zenginleşen ve daha çok batıyla bütünleşen bir orta sınıfa sahip olan Gaziantep'ten Kayseri'den, Konya'dan, velhasıl tam 63 ilden niçin "evet" çıktı?
Yani bu ülkenin 63 şehri doğru karar verme yeteneğine sahip değil de, sadece İzmir mi sahip bu yeteneğe? İkinci bir itiraz daha var bu konuda: Yine diyorlar ki, siz haritada kıyıların öyle kırmızıya boyandığına bakıp bu bölgelerde herkesin "hayır" dediğini sanmayın. Bu çok yanıltıcı bir şey. "Hayır" veren 18 ilin hiçbirinde "evet"ler yüzde 30'un altına düşmüş değil. Adana, Antalya, Balıkesir, Denizli, Eskişehir, Hatay, Manisa ve Uşak referandum sonuçlarına bakın, "evet"le "hayır" oyları arasında bir iki puan ya var ya yok.
Bu şehirlerdeki "evet" oylarının, mesela İzmir'deki yüzde 37 "evet"in bir anlamı yok mu? Evet, bana söylenen bu argümanlara itiraz etmek pek kolay değil, bu nedenle ben yine İzmir'e döneceğim.
***
Birinci tespiti yaptık. Bu referandum sonucu göstermiştir ki hükümet, İzmir ve benzeri şehirlerde inandırıcılık sorunu yaşıyor. Bu tamam. Şimdi ikinci bir tespit yapmak durumundayız. İzmir ve benzeri şehirlerde yaşayan insanlar "hayır" vererek ortaya koydukları tavırlarının altını doldurmalılar. Yani, bu hükümetten neden çekindiklerini, neden güvenmediklerini; bu hükümete inanmak için neyi görmek istediklerini; hükümetin inandırıcılık sorununu ortadan kaldırmak için ne yapması gerektiğini açıkça ortaya koymaları gerekir.
Hatta İzmir'deki sivil toplum örgütleri bir araya gelip "bir şehir manifestosu" yayınlamalıdırlar. Ancak, "Bizi denize dökecekler, Kordon'da köpek gezdiremeyeceğiz, rakı içemeyeceğiz" cinsinden pek çok örneğini gördüğümüz üfürük, gülünç şikayetler değil benim kastettiğim. İzmirli yaşam tarzını tehlike altından görüyor kardeşim, neden? Hangi verilere dayanarak böyle olduğuna inanıyor? İkna olması için hükümetten ne gibi davranışlar bekliyor? Bunların açıkça ve dürüstçe ortaya konması gerekiyor. Bunu yaparsa İzmir o yüzde 63'ün altını doldurmuş olur ve o oran hükümetin ders alması gereken bir "şehir tavrı"na dönüşür.
"Yok efendim biz kafamıza göre takılırız, siyanürlü suyu da 'sek' içeriz, Sezen Aksu'yu da ezeriz" tarzı lümpenlik gösterisine devam edecek bir İzmir'den kimse ders almaya filan tenezzül etmez.
İki gündür dediğim şudur: Bu referandum sonuçlarından hükümet ders alsın ama İzmir'de aynı sonuçları kendisiyle ilgili yeni bir değerlendirme yapma fırsatına dönüştürsün.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.