• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
HÜSEYİN KOCABIYIK

Hürriyet yazarının bir "aşırma"sı

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 15.01.2011, 00:00
Konu şu: Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Sarıkamış Şehitliği'nde büyükelçilerimize bir konuşma yapıyor. Şöyle diyor Bakan Davutoğlu: "Andımız olsun, ahdimiz olsun bu şehitlere ki; bu bayrak Afrika'da da dalgalanacak, İskandinavya'da da dalgalanacak, Avustralya'da da dalgalanacak, Şili'de de dalgalanacak. Onun için sadece bir yıl içinde 20 büyükelçilik açtık, vatan topraklarının o aziz bayrağını dünyanın her köşesine taşımak için."
Şehitlikte yapılan çok güzel, çok vatanseverce bir konuşma bu. Ama Hürriyet yazarı Mehmet Yakup Yılmaz, beğenmiyor bu konuşmayı. Bakın ne yazmış köşesinde: "Ben Türkiye'nin yabancı ülkelerde elçilikler açmalarını 'diplomatik ilişkiler' nedeniyle yaptığını zannediyordum: Sorunlarımızı konuşarak halledeceğiz, diplomasinin olanaklarından yararlanarak barış içinde yaşayacağız! Meğerse daha emperyal bir amaç varmış!
Demek ki 'stratejik derinlikli dış politika', artık diplomasinin tarifini de değiştiriyor."
Buraya kadar bir itirazım yok. "Laf olsun beri gelsin" cinsinden bir bakış açısı ama olsun, yine de onun görüşü böyle. Benim asıl dikkat çekmek istediğim yazının şu bölümü. Devam ediyor Mehmet Yakup Yılmaz: Clausevitz, "Savaş, diplomasinin başka araçlarla devamıdır" demişti.
Şimdi şöyle diyeceğiz: "Diplomasi, savaşın başka araçlarla devamıdır!"
Sorunlu kısım şu: Clausevitz'in sözünü yazıyor, tamam doğrudur, o söz ünlü Prusyalı generale ait. Ancak, hemen altında kendi sözüymüş gibi yazdığı söz, yani "Diplomasi, savaşın başka araçlarla devamıdır!" sözü, Mehmet Yakup Yılmaz'a ait değil. Hürriyet yazarı alenen "aşırma" yapıyor sizin anlayacağınız. O söz "dolaylı tutum" stratejisini geliştiren ünlü İngiliz stratejist Liddell Hart'a aittir, duyurulur.

Evet, o heykel ucubenin ta kendisi
Başbakan ne kadar doğru söylemiş. O heykel orada, tarihi bir mekanın ortasında gerçekten bir ucube gibi duruyor. Başbakan'ın tavrını eleştirenler sanırsınız ki İtalya'da heykelcilik eğitimi almışlar. Peki, koca koca parti liderlerinin, gazetecilerin Kültür Bakanı ile Başbakanı birbirine düşürme uyanıklığına ne diyeceğiz?
Herhangi bir konuda Başbakan ile bir bakan farklı düşünemezler mi yani? Evet, o heykel bir ucubedir ve o tarihi mekanı gölgelemesine bir an önce son verilmelidir. Sovyet kafalı adamların yaptığı Sovyet tipi bu heykelin devrileceği günü sabırsızlıkla bekliyorum.

Muhteşem Yüzyıl
Kanuni Sultan Süleyman dönemini anlatan "Muhteşem Yüzyıl" adlı diziyi ve dizi üzerine sürdürülen tartışmaları ilgiyle izliyorum. Görüşüm şu: Bu dizi son derece beğenerek izlediğim ve çok başarılı bulduğum bir dizidir, bir kere bunu belirteyim. İkincisi, bu dizide tarihi gerçeklere, genel ahlaka aykırı en ufak bir taraf bulmuyorum. Üçüncüsü, Kanuni'nin özel hayatını ihlal gerekçesini tam olarak aptalca buluyorum. Bu tür tarihi şahsiyetlerin özel hayatı filan olmaz. Senaryo yazarının ve film yönetmenin yaratıcılığının kapısı hep açık olmalıdır. Ta ki tarihi gerçeklerin çok uzağına düşmesin. Osmanlı padişahlarını birer evliya sananlar hayal görüyorlar. Onlar da bizim gibi insanlardı. Diğer taraftan RTÜK'ün yaptığı uyarıyı çok lüzumsuz bir mahalle baskısı ürünü görüyorum. Bugün birileri Kanuni'yi kadınlarla işret yapan biri olarak canlandırır, bir başka gün bir başka senaristin kaleminden, "Muhibbi Kanuni" filmlere konu olur. Sanatın sonsuz kullanım hakkı böyle bir şeydir işte. Sonuçta seyirci ve genel kamuoyu kendi algı dünyasına istediği tarzı alacaktır.
Ayrıca bir başka husus da şudur: Bu dizinin danışmanı tarihçi Erhan Afyoncu'dur. Ben şahsen Erhan Afyoncu'nun kestiği her şeyi yerim. Bilirim ki o, dizide tarihi gerçeklere taban tabana zıt, Osmanlı'ya dönük yanlış algıya sebep olacak bir tek kareye bile izin vermez Erhan Hoca.
Şimdi gelelim asıl meseleye: Bu tartışma bir bakıma iyi oldu. Türkiye'de yaşayan gerçek muhafazakarlarla mutaassıplar arasındaki fark ortaya çıktı. Muhafazakar mesela, Muhteşem Yüzyıl adlı diziyi beğenmeyebilir, eleştirebilir, bu onun hakkıdır. Ancak, gerçek bir muhafazakar bütün eleştirilerini sadece görüşü olarak ortaya koyar. Mutaassıp ise, RTÜK'ün yaptığı gibi beğenmediği, yanlış bulduğu şeyi ortadan kaldırmaya, ona hayat hakkı tanımamaya uğraşır.
Zaten hep söylüyorum, Türkiye'de mutaassıpların demokratlaştıkları ve muhafazakarlaştıkları bir süreç yaşanıyor ve yaşanılan tartışmalar bu değişimin sancılarıdır.
Bir son söz: Bu topraklarda taassup yaşayamaz!


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA