Türklerin hayal gücü yoksulluğu
***
Gerçekten çok açıklayıcı bu tespit. Bana göre doğru da. Evet, Doğu insanı mükemmel bir hayal gücüne sahip. Hint efsaneleri, Binbir Gece Masalları ve daha binlerce hayal kahramanları ile Doğu'nun hayal gücü olağanüstüdür. Ama hiç bir Doğu kavmi bu muhteşem hayal gücünü gerçeğe, bir endüstriye, gündelik hayatın somut bir icadına dönüştürememiştir. Batı'nın hayal gücü Doğu'nunkinden daha sönük olmakla birlikte, Batılı kurduğu hayallerin peşinde koşan bir insan tipi yaratmıştır. Hatırlayalım, Jules Verne'ni. Yazdığı hayal ürünü romanların hepsi yazıldığı devirde tam bir "hayal"di. "Arzın Merkezine Seyahat, Seksen Günde Devrialem" gibi hayal romanları böyleydi. Yine Batı'da buna benzer bir dolu bilimkurgu romanı yazıldı. Doğu ile Batı arasındaki çarpıcı fark işte burada ortaya çıktı. Batılının kurduğu bu hayaller yüz yıl sonra somut gerçeklere, icatlara, büyük endüstirilere dönüştü. İnsan uzayı keşfetti, aya ayak bastı, göklere hakim oldu. Orwel'in 60 yıl önce yazdığı "1984" romanı yazıldığı zaman gerçekleşmesi mümkün olmayan bir kurguydu, oysa bugünkü teknolojik gelişmenin çok gerisinde kalmış bir "hayal" olarak önümüzde duruyor.
***
Son günlerde yaşadığımız tartışmalar, biz Türkler'in "Doğulu" yanının "Batılı" yanına göre hala çok daha baskın olduğunu gösterdi. Başbakan Erdoğan geçen hafta yaptığı TÜSİAD ziyaretinde Türkiye'nin büyük işadamlarına bir hedef gösterdi. Dedi ki, "Beyler artık yüzde yüz yerli, Türk markası bir otomobil yapın." Montaj sanayiiyle her yıl neredeyse 40 milyar dolarlık otomobil yapıp satan iri kıyım işadamlarımız Başbakan'ın bu hayalini havaya ıslık çalarak karşıladılar. Üstelik bazı tipler bunun niçin mümkün olmadığını anlatmaya çalıştılar bizlere.
Başbakan benzer bir hayalini Ukrayna'da da tekrarladı ve işadamlarından yüzde yüz Türk marka uçak yapmalarını istedi. Ancak hiçbir işadamı ne bu işe talip olduğunu söyledi ne de bu konu iş aleminde tartışıldı. Ukrayna'da söylendi, orada kaldı. Oysa ülkenin Başbakan'ı çok iyi niyetle, birazda milliyetçi hislerle istiyor ki, Türk işadamları, Türk sanayii kendi markamızı vurduğumuz otomobili, uçağı yapsın. Onları ihraç etsin. Çünkü aklı olan herkes Toyoto'ların, Hundai'lerin, Ford'ların etrafında o markaların sahibi ülkelerin gururunu okşayan koskoca bir milli ekonomi oluştuğunu görüyor. Ama biz Doğuluyuz, bizim işadamımız Başbakan'ın bu basit hayalini bile "Mars'a gidecek bir uzay gemisi yapın" talebi gibi anladı, paniğe kapıldı. İşin garibi, bu ülke otuzlu yıllarda uçak yapıp, üstelik Hollanda'dan da sipariş almıştı. 1960'da yaptığımız "Devrim"i ise zaten herkes biliyor.
Bütün bunlardan çıkardığım sonuç şu: Bu ülke hayal gücüne düşman insanların yaşadığı bir ülke.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.