Babasının oğlu
***
Niyetim tarihe mal olmuş merhum bir eski Cumhurbaşkanını eleştirmek değildir. Esasen yukarıda yazdıklarım benim kişisel görüşlerim de değildir. Siyasi tarih bunu böyle belirlemiş durumda. Bugün benim asıl yazı konum, merhum Cumhurbaşkanı'nın evlere şenlik emekli diplomat oğluyla ilgili. Dış İşlerinde yıllarca diplomatlık yaptığı halde varlığı ile yokluğu fark edilmeyen bir insan olarak bilindi. Ne bir eserine ne de bir diplomatik başarısına, diplomasi konusunda akademik çalışma yapan biri olarak herhangi bir yerde rastlamadım. Tipinden ve tavrından tipik bir devlet memuru olduğu anlaşılıyor. İşte bu kişi tüm emeklilerin yaptığı işi yaptı ve CHP'ye katıldı. Söylendiğine göre CHP'nin dış politika görüşlerini oluşturacakmış. Biz daha "eyvah" demeye kalmadan testiyi kırdı Osman Korutürk. Eleştiri biçimi, kullandığı dil bu ülkeye ait bir dil değil. Daha düne kadar birlikte görev yaptığı dış işleri teşkilatını da aşağılayan, hatta hakaret eden bir üslup bu. Söyledikleri şunlar: "Türkiye kendini ateşe atıyor. İslam ülkeleriyle aramızda dinden başka ortak nokta yok. Davutoğlu Türkiye'yi dev aynasında gösteriyor. Eksen değişikliği var. İsrail ile ilişkiler vahim, ilişkilerin düzelmesi lazım."
***
Adını bile yeni duyduğumuz ve eski bir cumhurbaşkanının oğlu olmanın dışında bir vasıf taşımayan çiçeği burnunda CHP'li Osman Korutürk'ün görüşleri böyle. Belli ki bu tuhaf fikirleriyle tanınma açığını kapatmaya çalışıyor. Ancak bir sorun var: Kendisini CHP'ye alan genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu daha iki gün önce Dış İşleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nu ve hükümetin dış politikasını övdü. O nedenle emekli büyükelçi Davutoğlu'na mantıksız ve gerçeklerden uzak eleştiriler yönelteceğine önce kendi genel başkanıyla bir görüş birliği sağlamalıdır.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.