Değişim sancılı bir süreçtir!
***
Ben bu karamsarlığın altında uzun yaşanmış bir geri kalmışlık tarihi olduğunu düşünüyorum. Viyana bozgunuyla başlayan bir tarih bu. Avrupa'nın yaşadığı sanayileşme devrimi ve yürüttüğü emperyalist siyaset tüm Doğu dünyasında olduğu gibi ekseni doğudan batıya uzunan Türkiye'de de derin zihniyet kaymalarına neden olmuştur. Her alanda kendini hissetttiren Batı dominasyonu, Batı'nın her alanda güçlü olduğu, bizde bir şey olacaksa Batı'nın istediği ölçüde olacağı fikrini bir sabit fikir haline getirdi. En milliyetçimizin bile bilinç altına yerleşmiş bir kalıptır bu. Cumhuriyetin kuruluş dönemi metinlerini inceleyenler o günkü elitlerin bütün milliyetçi tutumlarına rağmen, bilinç altında Batı korkusuyla yaşadıkları görülür. Bu korku ülkesini koruma duyarlılığından kaynaklanan bir korkudur hiç şüphesiz. Türkiye güçlendikçe bu korkuları aşabilirdi ama buna da darbeler izin vermedi. Her askeri darbe bize, kanımıza işlemiş batı menşeli korkularımızı yeniden hatırlattı. Şeriat korkusu, irtica korkusu, bölünme korkusu, komunizm korkusu vs. Her devirde bir ana başlık altında estirilen korku rüzgarı bizim özgür bir zihinle gelişme arzumuzu dumura uğrattı. Demokrasimiz vesayet altında olduğu için zihni özgürleşmemiz demokrasi yoluyla da gerçekleşmedi. Ne zaman ki demokrasi vesayet prangalarını söküp attı, ne vakit ki millet özgürleşti, Türkiye'de her şey değişti. Merhum İsmail Cem'in belirttiği geri kalmışlık tarihimizin tortuları bir bir sökülüp atılıyor bugün. Bu, Türklerin 21. yüzyılda yaşadıkları gerçek bir değişim olayıdır. Gelişmelere bir Türk rönesansı demek için henüz erkendir ama kesin bir değişimdir.
***
Karamsarları anlamaktan söz ettim. Şu noktada anlamak gerekiyor onları: Her köklü değişim Alvin Toffler'in dediği gibi bir "şok" hali yaratır. Siz dünün ezik Türkiye'si iken bugün küresel etkileri olan, nizam veren bir ülke haline geliyorsunuz. Büyük güçler sizin ne yapacağınıza, ne diyeceğinize kulak kabartıyor. Ortadoğu'da halklar ayaklanıyor ve Türkiye modeli örnek alınıyor. Ekonomi koca bir dünya ekonomisi haline gelmiş. Bilgi çağı devrimini dünyada en yoğun yaşayan bir ülke olmuşuz. Penceremizden baktığımız vakit ülkemizin sınırlarının ötesini görebiliyoruz. Bütün bunlar bir yönüyle de ürkütücüdür. Siyasi iktidarla zihinsel sorunu olan bir birey için bütün bu gelişmelerin yarattığı etkiler pekala bir düşman oyunu olabilir. Zaten AK Parti için de Batı'nın kuklası denmiyor mu? Kim diyor bunu? İki kesim, biri Necmettin Erbakan, diğeri kendisinin laik-ulusalcı olduğunu söyleyenler.
Karamsarlarımıza kızmadan önce onları anlamak gerekiyor derken bunları kastediyorum. 1789'da Fransız İhtilali olurken Fransızların içinde de kafası karışan bir yığın aydın vardı. Değişim sancılı yaşanan bir süreçtir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.