Hüseyin Kocabıyık

Gazeteci gözaltıları

3 Mart'ta başlayan gazeteci gözaltılarının her kesimden birçok insanı rahatsız ettiği çok açık. Bu gelişmeye ilişkin iki görüş var: Birincisi, "Yargıya saygılı olmalıyız, bu soruşturmaları ne polis ne de siyasi iktidar yapıyor, konu baştan sona yargının inisiyatif alanında" diyen görüş. Bu görüşün sahipleri, "Basın özgürlüğü yok oluyor" diyenlere haklı olarak şöyle bir eleştiri de getiriyor: "Türkiye'de partiler kapatılır insanlar şiir okudular diye hapse atılırken 'bu yargının işi, adaletin kestiği parmak acımaz' diye fetva verenler, şimdi kendileri söz konusu olunca yargıyı hemen hukuk dışı davranmakla suçluyorlar."
Bu görüş çok da haksız sayılmaz, HSYK ve yüksek yargı hakimleri tarafından linç edilirken mesela, benimle ilgili tek kelime yazmadılar bugün feryat figan edenler. İkinci görüş ise, yargının siyasallaştığını, artık Türkiye'de muhalif hiçbir sese tahammül gösterilmediğini, bütün bu olanlardan da hükümetin sorumlu olduğunu düşünen bir görüştür.
***
Bu iki görüşün ikincisinin taraftarı çok. Bunlardan ayrı olarak ben de kendi düşüncemi ifade etmek istiyorum: Bir kere ben Silivri hakim ve savcılarına güvenmeye devam ediyorum. Bu seviyedeki hukukçuların laf olsun diye gazeteci gözaltına alacaklarına inanmıyorum. Nitekim Odatv'nin sahibi Soner Yalçın'ın gazetecilik dışında nasıl pis işlerle uğraştığı bir bir ortaya çıktı. Ayrıca, bu son tutuklanan adamların da hiçbiri benim güvendiğim tipler değil. Bilen bilir ki bunların çoğunun hep karanlık bir yüzü vardı. Yazdıkları kitapların referansları hep bilinmez bir nitelik taşıyordu. Ama bütün bunlara rağmen, Ergenekon davası savcılarını ilk kez lüzumsuz bir gayretin içinde gördüm. Diyelim ki bu adamlar örgüt üyesi. Öyle bile olsa medya alanına böyle paldır küldür girmek asgariden düşüncesizliktir. Bunlar örgüt üyesi idilerse, bu vakte kadar niye durdunuz? Sonra üç beş darbeci gazeteciyle uğraşacağınıza ortalarda gezip duran 28 Şubatçıları tutuklayın önce. Velhasıl bu iş benim de hiç hoşuma gitmedi.
***
Hoşuma gitmedi, çünkü ABD Büyükelçisi'nin ağzında geveleyip durduğu laflara haklılık kazandıran bir girişim görüntüsü var bu işte. Ayrıca, Türkiye seçime giderken, PKK yeniden melun eylemlerini başlatacağını söylerken ve Erbakan'ın cenazesinin ardından siyasi ortam yumuşamışken derdiniz neydi alelacele gazeteci toplamaya?
"Efendim biz yargıyız, başkaları bizi etkilemez" denilebilir mi? Bu ülkede dengeleri yönetmek kolay mı sanıyor bu savcılar? Nitekim Başbakan ilk kez çıkıp Ergenekon davasıyla ilgili rahatsızlığından bahsetti. Savcılar haklıyken haksız duruma düşürüyorlar kendilerini. İnsan sormadan edemiyor, Allah'ın günü mü bitti, seçimden sonra yapın soruşturmanın o kısmını. Ergenekon savcıları, seçim öncesi hükümetin iyi niyetli çabalarına ve Türkiye'nin demokrasi yönündeki ilerlemesine ne kadar zarar verdiklerini bilmem ki ne vakit anlayacaklar?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.