CHP'nin din sorunu
CHP'nin toplam tarihini gözünüzün önüne serin, her devirde din ve dindarlarla sorunlu bir CHP çıkar önünüze. "Sorunlu" kelimesinin içerisine tabii ki CHP'ye oy veren insanlar girmiyor. CHP seçmeni büyük ölçüde dine saygılı, hatta dini vecibelerini yerine getiren bir kültürel geleneğe sahip. Benim sözünü ettiğim ve CHP'yi dindarlarla sorunlu bir parti algısına mahkum ettiğini düşündüğüm kişiler CHP'nin politika oluşturucuları ve parti elitleri.
Aslına bakarsanız, CHP'nin elitlerinin de din ve dindarlarla bir sorunu olduğunu sanmıyorum ben. Sorunu var eden şey, CHP'li elitlerin iktidar mücadelesini demokratik yöntemlerle ve siyasetin rasyonel araçlarıyla değil de kestirmeden, kendilerini iktidara getirecek yollarla yapmalarından kaynaklanıyor. Denklemi şöyle kuralım, Türkiye'de asker irticaya karşı, dindarları tehdit olarak görüyor; askerler iktidarı belirleyen en büyük güç; CHP iktidar olmak istiyorsa o vakit askerlerle ittifak halinde olmak zorunda; öyleyse askerlerin duyarlılıklarını paylaşmak zorunluluğu var. İşte CHP'yi tüm tarihi boyunca dinle sorunla kılan denklem bu.
***
Yukarıda anlatmaya çalıştığım husus neden böyle? Sağlamasını yapalım: Hatırlansınız, Bülent Ecevit 1973 seçimlerinden sonra Milli Selamet Partisi ile koalisyon kurdu. Koalisyon kurarken de Cumhuriyet'in ve CHP'nin dindarlara bakışını "Tarihi yanılgı" diye nitelendirdi. Nitekim tüm araştırmacıların üzerinde ittifak ettikleri bir husus da şudur: Bülent Ecevit'in 1980 sonrasında CHP ile yolunu ayırmasının en önemli nedeni CHP'nin din konusundaki katı tutumunun değişme zorluğudur.
Ecevit kurduğu yeni sol partiyi "inançlara saygılı laiklik" temeline oturtmuş ve bu felsefe ile yeniden iktidar olabilmiştir. İşin ilginç tarafı, CHP'nin elitleriyle konuştuğunuz ve CHP'nin bu tarafını eleştirdiğiniz zaman hemen hemen hepsi size hak veriyor. Ben şahsen Deniz Baykal'la, Gürsel Tekin'le ve başka CHP'li politikacılarla yıllar içerisinde bu konuları defalarca konuştum. Böyle bir sorunun olduğunu biliyorlar ama CHP'nin yapısının bu konuda açılım yapmaya izin vermediğini ima ediyorlardı. Bence bu durumun sebebi askeri vesayetin CHP üzerindeki gölgesiydi. Şimdi askeri vesayet önemli ölçüde kalktı, öyleyse CHP'nin de korkusuzca değişmesi, bu sorundan kurtulması gerekir değil mi?
***
Evet öyle, zaten CHP'nin yeni yönetiminde de bu yönde hem bir bilinç hem de bir çaba görülmüyor değil, ancak değişmesi söz konusu olan dine bakış olunca hiç de kolay olmuyor. Geçtiğimiz yıllarda Hz. Peygambere hakaret eden Önder Sav'ın yaptığı daha hafızalarda canlılığını korurken şimdi de bir Cuma kriziyle hepimizi hayrete düşürdü CHP yönetimi. 12 Haziran Seçim Bildirisi'ni tam Cuma saatine denk getirdiler. Basit gibi görünen ama Türk sosyolojisi dikkate alındığında bu CHP'nin niye iktidar olamadığını ve niye asla olamayacağını gösteren bir tercih bu. Ütüne üstlük bir de meşhur Turan Güneş'in mahdumu Prof. Hurşit Güneş dini bir fetva vermez mi? Fetva şu: "Cuma'yı kaza ediversinler." Cuma Namazı gibi toplumsal bir ibadetin kaza edilemeyeceğini bilmemek ayıbı bir tarafa, bir siyasetçi adayı içinde yaşadığı topluma karşı nasıl bu derece lakayt olabilir?
CHP'liler başka alanlarda reformu unuttular şimdi dinde reforma soyundular, Allah işlerini rast getirsin, ne diyelim?
Aslına bakarsanız, CHP'nin elitlerinin de din ve dindarlarla bir sorunu olduğunu sanmıyorum ben. Sorunu var eden şey, CHP'li elitlerin iktidar mücadelesini demokratik yöntemlerle ve siyasetin rasyonel araçlarıyla değil de kestirmeden, kendilerini iktidara getirecek yollarla yapmalarından kaynaklanıyor. Denklemi şöyle kuralım, Türkiye'de asker irticaya karşı, dindarları tehdit olarak görüyor; askerler iktidarı belirleyen en büyük güç; CHP iktidar olmak istiyorsa o vakit askerlerle ittifak halinde olmak zorunda; öyleyse askerlerin duyarlılıklarını paylaşmak zorunluluğu var. İşte CHP'yi tüm tarihi boyunca dinle sorunla kılan denklem bu.
***
Yukarıda anlatmaya çalıştığım husus neden böyle? Sağlamasını yapalım: Hatırlansınız, Bülent Ecevit 1973 seçimlerinden sonra Milli Selamet Partisi ile koalisyon kurdu. Koalisyon kurarken de Cumhuriyet'in ve CHP'nin dindarlara bakışını "Tarihi yanılgı" diye nitelendirdi. Nitekim tüm araştırmacıların üzerinde ittifak ettikleri bir husus da şudur: Bülent Ecevit'in 1980 sonrasında CHP ile yolunu ayırmasının en önemli nedeni CHP'nin din konusundaki katı tutumunun değişme zorluğudur.
Ecevit kurduğu yeni sol partiyi "inançlara saygılı laiklik" temeline oturtmuş ve bu felsefe ile yeniden iktidar olabilmiştir. İşin ilginç tarafı, CHP'nin elitleriyle konuştuğunuz ve CHP'nin bu tarafını eleştirdiğiniz zaman hemen hemen hepsi size hak veriyor. Ben şahsen Deniz Baykal'la, Gürsel Tekin'le ve başka CHP'li politikacılarla yıllar içerisinde bu konuları defalarca konuştum. Böyle bir sorunun olduğunu biliyorlar ama CHP'nin yapısının bu konuda açılım yapmaya izin vermediğini ima ediyorlardı. Bence bu durumun sebebi askeri vesayetin CHP üzerindeki gölgesiydi. Şimdi askeri vesayet önemli ölçüde kalktı, öyleyse CHP'nin de korkusuzca değişmesi, bu sorundan kurtulması gerekir değil mi?
***
Evet öyle, zaten CHP'nin yeni yönetiminde de bu yönde hem bir bilinç hem de bir çaba görülmüyor değil, ancak değişmesi söz konusu olan dine bakış olunca hiç de kolay olmuyor. Geçtiğimiz yıllarda Hz. Peygambere hakaret eden Önder Sav'ın yaptığı daha hafızalarda canlılığını korurken şimdi de bir Cuma kriziyle hepimizi hayrete düşürdü CHP yönetimi. 12 Haziran Seçim Bildirisi'ni tam Cuma saatine denk getirdiler. Basit gibi görünen ama Türk sosyolojisi dikkate alındığında bu CHP'nin niye iktidar olamadığını ve niye asla olamayacağını gösteren bir tercih bu. Ütüne üstlük bir de meşhur Turan Güneş'in mahdumu Prof. Hurşit Güneş dini bir fetva vermez mi? Fetva şu: "Cuma'yı kaza ediversinler." Cuma Namazı gibi toplumsal bir ibadetin kaza edilemeyeceğini bilmemek ayıbı bir tarafa, bir siyasetçi adayı içinde yaşadığı topluma karşı nasıl bu derece lakayt olabilir?
CHP'liler başka alanlarda reformu unuttular şimdi dinde reforma soyundular, Allah işlerini rast getirsin, ne diyelim?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.