Hüseyin Kocabıyık

Dersim sendromu

12 Haziran seçimlerinin siyaset sınıfına ne mesajlar verdiğini günlerdir yazıp çiziyoruz. 12 Haziran, sadece siyasetçilere mi mesaj verdi? Hayır, toplumun siyaseti etkileme kabiliyeti olan her kurumuna, her meslek erbabına da verdiği bir mesajı vardı seçimlerin. Ben, seçimin biz gazetecilere- yazarlara da bir mesajı olduğunu düşünenlerdenim. Bizler de bazen kalemlerimizi çok hoyrat kullandık. Mesela ben CHP ve lideri için sert yazılar yazdım. O yazılarda kullandığım gerekçelerin sağlamlığına bugün de aynen inanıyorum. Ancak seçimin bize verdiği mesajın barış ortamına katkı sunmak olduğunu bildiğim için, hemen seçimden sonra, CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu'yla ilgili olarak zihnimi neredeyse sıfırladım.
***
Ancak bugün bir kere daha anlıyorum ki, Kemal Kılıçdaroğlu, seçimin mesajı ne olursa olsun, temiz kafaya sahip bir insan değil. Onun kafası millete "bidon kafa" diyenlerle aynı kafa, hiçbir farkı yok. Şimdi okuyucularım merak ediyorlardır "ne oldu da bu kadar uzun bir giriş yaptın?" diye. Ben gerçekten şok yaşıyorum. Seçimden sonra ilk hayal kırıklığını Başbakan Erdoğan'ın uzattığı barış elini kaba bir biçimde reddetmekle yaşattı bize Kılıçdaroğlu. Başbakan siyaseti filan da bir yana bırakarak, "helalleşme" istedi herkesten. Bu özür dilemenin ötesinde bir yaklaşımdı aslında, ancak Kılıçdaroğlu seçimin en temel mesajını almayacağını bu barış çağrısını reddederek gösterdi. Ben bu davranışını çok yanlış bulmakla birlikte, seçim şokuyla verilmiş bir tepki olarak gördüm ve Kılıçdaroğlu'nun desteklenmesi gerektiği yönündeki kararımı değiştirmedim. Ama sonra...
***
Yok, asla... Kararımı tamamen geri alıyorum. Kemal Kılıçdaroğlu'nu ve CHP adındaki bu siyasi karmaşayı desteklemenin hem Allah indinde hem millet nezdinde vebali var. Belki var gücümüzle artık bu partinin partiler mezarlığına gömülmesi için çaba sarf etmemiz gerekiyor. Çünkü bu parti, Türkiye için, millet yararına hiçbir şey üretmiyor, üretemiyor. İşte daha seçimin mürekkebi kurumadan ve milletin kararı tartışılmayacak kadar ortada dururken, CHP lideri parti meclisinde Türk milletine hakaret ederek kendi durumunu savunuyor. Neymiş biliyor musunuz? AK Parti'ye oy veren 21 milyon insan rehin alınmış seçmenmiş ve bunlar "Stockholm Sendromu" yaşıyorlarmış. Yani AK Parti'ye oy verenler, yani millet, yani Türk milleti kendisine işkence edene aşık olan, ona oy veren hasta ruhlu bir topluluk olarak değerlendiriliyor CHP lideri tarafından.
Benim bu saatten sonra millete hakaret eden bu kişiye söyleyeceğim tek söz var:
Sen asıl dön kendine bak! 74 sene evvel doğduğun şehrin tepesine bomba yağdıran partinin başına genel başkan oldun.
Bunu adı da "Dersim Sendromu" herhalde.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.