Hüseyin Kocabıyık

Liberal yanılgı ve yeni bakış açısı zorunluluğu

Benimde içinde bulunduğum liberal demokrat camia kendi içerisinde iki parçaydı. Benim içinde olduğum ve daha çok kendini "demokrat" diye niteleyenler PKK ile Kürt sorununun iki farklı sorun alanını oluşturduğunu, PKK'nın bir terör örgütü olarak tasfiye edilmesi gerektiğini, Kürt sorununun çözümü için demokratik perspektifin varlığının çok önemli olduğunu söylüyorlardı. Diğer taraftan kendini daha çok "liberal, sol liberal" diye tarif edenler ise, Kürt sorunu ile PKK'nın birbirinden ayrılmaz bir bütün olduğunu, PKK'sız sorunun çözümünün mümkün olmadığını, devletin silahı bırakması gerektiğini, PKK'nın siyasi taleplerini müzakere etmenin şart olduğunu belirtiyorlardı. Medyada da bu ikinci camianın görüşleri daha çok yer kaplıyordu.
Doğrusunu belirtmek gerekirse, darbecilere karşı birlikte mücadele ettiğimiz bu çevrelerden bir süre sonra derin bir kuşkuya kapılmaya başladım. İlk önce gördüm ki bu tip adamların neredeyse tamamı gerilla geçmişleri olan, geçmişte komünist örgütlerde militanlık yapmış insanlardı. Hepsinin içinde Türk devletine dönük bir nefret hissi vardı. Sanki devletle Kürt meselesi üzerinden yarım kalmış bir hesaplaşmayı yapmaya çalışıyorlardı. Arkalarında dış kaynaklı bazı vakıflar vardı ve onların sağladıkları imkanlarla sözde Kürt araştırmaları yapıyorlar ve bu araştırmalarda PKK'lıları "nitelikli Kürt" diye nitelendiriyorlar, alenen "Apo'ya özgürlük" lobiciliği yapıyorlardı. Bunları bu köşede teşhir ettiğimi daimi okuyucularım hatırlarlar. Bu tür eskinin komünistleri, şimdinin jakoben liberalleri PKK'nın saldırganlığı yüzünden iyot gibi açığa çıkıverdiler. Şimdi bütün tezleri çökmüş ve ne diyeceklerini bilemez durumdalar. PKK tarafından kullanılmış ve ortada bırakılmışlardır, onlar adına üzücü bir durum ama gerçek budur.
***
Peki biz demokratların hiç yanılgısı yok mu? Var, olmaz mı? Bizler de çok temel bir yanılgıya düştük. PKK'nın sahte açıklamalarına inandık ve PKK'nın bağımsız devlet kurmak gibi bir niyetinin olmadığını, bu stratejisini yıllar önce terk ettiğini, sadece demokratik özerklik talep ettiğini sandık. Biz demokratik reformları yaparsak, PKK olsa da olmasa da, sorun belirli bir çözüm noktasına gelir diye düşündük. İtiraf ediyorum, yanıldık. Aslında PKK bal gibi bir devlet kurmaya çalışıyor Güneydoğu'da. Burnumuzun ucundaki gerçekleri ve gelişmeleri görmemişiz ve PKK'nın beyanına inanarak kendimizi tam bir "saftirik" durumuna düşürmüşüz.
Biraz açayım bu durumu: PKK dediğimiz bir silahlı güç. Bunun uluslararası bağlantıları var, lojistiği var, karargahı var, insan kaynakları var, haberleşme ağı var. Yani bir ordunun ihtiyaç duyduğu tüm donanıma sahip. İşte size ordu. Bir de Demokratik Toplum Kongresi (DTK) var. Ne bu? Kurulması tasarlanan devletin parlamentosu. Toplanıyorlar, karalar alıyorlar. Aldıkları kararlar bir coğrafyanın kaderini belirleyici kararlar. Bir yeni rejim ihdas ediyorlar mesela. Geçenlerde açıkladıkları demokratik özerklik ilanı gibi. Devletin parlamentosu da hazır bu durumda. Geriye ne kaldı? Bir devletin bir hükümete ve yürütmeye ihtiyacı var. Alın size KCK. Nedir bu KCK? Her şey, PKK'nın da üzerinde yetkiler kullanıyor. Başkanı Kandil'deki Karayılan. Herkes KCK'nın emirlerine boyun eğmek zorunda. Boyun eğmeyenin yaşama hakkı yok. Bu arada KCK'ya bağlı bir Vergi Toplama Kurumu, mahkeme işlevi gören Adalet Konseyi gibi gündelik hayatı tanzim eden oluşumların olduğunu da hatırlatalım.
***
Bir devletin oluşumunda gerekli tüm teşkilatlar ve modüller tek tek gözümüzün önünde oluşturuluyor ve bizler saf saf bu durumu izliyoruz. Ordusu olan, başbakanlığı olan, yargısı olan, parlamentosu olan bir devlet yapılanması bu. BDP'lileri saymıyorum bile, zira onlar zurnanın son deliği, bir tür getir-götürcü.
Kim bilir, belki de PKK'yı Allah şaşırttı da hepimizin gözünün açılmasına, gaflet uykusundan uyanmamıza vesile kıldı. Yalnız ben bunları yazdım diye bazı demokrasi düşmanı çevreler "haklı çıktık" zehabına kapılmasınlar. Hayır, onların haklı çıktığı filan yok, tam tersi onlar PKK'nın bir tür işbirlikçisi adeta. Kürt meselesi diye bir mesele var ve bu mesele ancak demokrasi kanalları açık tutularak çözülebilir.
Tekraren söyleyeyim:
Demokrasi kanalları sonuna kadar açık tutulacak ve Kürt vatandaşlarımızın huzuru için ne gerekiyorsa yapılacak...
PKK'nın kurmaya çalıştığı devlet yapılanması dipten kazınıp atılacak...
Ve PKK denen katiller örgütün kafası kopartılacak.
İşin özü budur!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.