Hüseyin Kocabıyık

Ah o paşalar yok mu o paşalar!..

Şehitler veriyoruz Güneydoğu'da. Bir millet ağlıyor aslan gibi evlatları için. Bu arada bu acının sorumluları aranıyor. Kimi hükümeti suçluyor, kimi askeri suçluyor, kimi istihbarat eksikliğimize bağlıyor ortaya çıkan tabloyu. Bu eleştirileri yapanlar haklı olarak en büyük hisseyi ordumuza ayırıyor ve 24 Mehmetçiği şehit eden yüzlerce teröristin sınırlarımız içinde nasıl bu kadar rahat dolaşabildiğini anlamaya çalışıyor. Vatandaşların ve iyi niyetli vatansever insanların böyle bir açıklık arayışında olmaları çok doğal. Ancak dogrusu şu günlerde herkesin sürekli olarak askeri eleştirip durması da benim canımı sıkmıyor değil. Dün katıldığım bir televizyon programında PKK terörünü tartışacaktık. Ancak dakikalar geçtiği halde katılımcılar hala askerin hatalarını konuşmaya devam ediyordu. Rahatsız oldum ve müdahale etmek zorunda kaldım.
***
Askerin terörle mücadele biçiminde ve hevesinde bir arıza olduğu çok açık. Ancak bunun nedeni bugünkü komutanlar değil. Bir sorumlu aranıyorsa biraz geriye gitmek gerekiyor. İşi gücü bırakıp siyaset yapan ve Refah Yol hükümetini yıkmak için olmadık tezgahı kuran generaller hatırlanmalı. Dün gibi hatırlıyorum, o dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya, Gözcü gazetesine manşetten beyanat vermişti: "İrtica birinci tehlike." İşte sorumlu olan kafa bu kafa. Güvenliğinden sorumlu olduğu ülke için birinci tehdidin ne olduğunu fark edememiş adamlar yönetti bu orduyu. Aynı açıklamayı Çevik Bir de yaptı. Bekir Çoşkun'un 4 Temmuz 1998 tarihli yazısına bakanlar onun da "irtica birinci tehdit" dediğini görür. Daha fazla kanıt isteyen Oktay Ekşi'nin 26 Ocak 2000 tarihli köşe yazısına baksınlar. Ertuğrul Özkök'ün 5 Aralık 1998 tarihli sipariş haberine baksınlar. O haberde "28 Şubat bin yıl sürecek" diyen Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun irticayı birinci tehlike gören aymazlığını göreceklerdir. İşte asıl sorumlular bunlar. Terörün durduğu bir noktada tam bir öngörüsüzlük ve sığlıkla dikkatleri başka yönlere çekmişler ve PKK'nın semirmesine göz yummuşlardır. Bu adamların belki vatanseverliklerinden değil ama kurmay yeteneklerinden her zaman kuşku duydum ve maalesef haklı oldugum bugün ortaya çıktı.
***
Mesele şudur: Bugünkü vahim olayların sorumlusu ordu filan değildir, doğrudan doğruya siyasetle uğrasan, görev bilincinden kopmuş karargah generalleridir ve bunların çoğu 1990'li yıllarda görev yapanlardır. Çünkü bir ordunun komutanları siyasetle uğraşıyorsa o ordu savaşma yeteneğini de motivasyonunu da kaybeder. Bu kadar basittir. Ve bizim ordumuz neredeyse yarım asırdır bir siyasi parti gibi siyasetle meşgul oldu. Üstelik bu milletin ve ordunun hafızasında Balkan harbi gibi bir ders varken yaptılar bu işleri. "Edirne'yi Enver alacağına Bulgarlarda kalsın" diyen Osmanlı subayı ile "bırakın terör azsın da AK Parti gününü görsün" diye düşünen general arasında ne fark var? Hiçbir fark yok, ikisi de siyaset yapıyor.
Ancak bugünler geçti, şimdi yeni bir Türkiye var. Yeni Türkiye'de herkes işini yapacak ve hep beraber zorlukların üstesinden gelinecek.
Kimsenin başka da bir seçeneği yok!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.