Hüseyin Kocabıyık

Paşalar mahkemede sınıfta kaldılar!

Tamam, askerlerimize salyalı ağızlarıyla haklı haksız saldıranların önüne dikiliyoruz. Darbeye karşı olmakla orduya karşı olmayı birbirine karıştırıp ordu düşmanlığını açığa vuran herkesle ağız dalaşı yapıyoruz. Her vesileyle ordumuzun içinden çok yanlış adam çıkmış olmasına ve bu ordunun karargahında bugüne kadar pek çok yanlış iş yapılmasına rağmen, bu ordunun bizim varlık güvencemiz olduğunu anlatmaya çalıştık. Hep dedik ki, bu orduda geçmişin kötü alışkanlıklarını sürdüren bir darbeci zihniyet var elbette, ancak bu ülkenin uçağını uçuran, gemisini yüzdüren, teröristle ve düşmanla mücadele eden, milleti için hayatını veren de bir ordumuz var ve gerçek ordu budur. Bunları savunduk diye yıllardır dost olduğumuz liberal arkadaşların bazılarıyla yollarımız ayrıldı. Çünkü ben her zaman bir gerçeğe iman derecesinde inanırım. Bir an için bu ülkenin bir ordusu olmadığını düşünün, bu coğrafyada bize hayat hakkı tanımazlar. Askerimizi vara yoğa eleştirip ona hakaret yağdıranlar, askerin olmadığı bir Türkiye'nin hali nice olur hiç düşünüyorlar mı?
***
Ama madalyonun bir de öteki yüzü var. Peki bizim askerlerimiz, bizim anlı şanlı generallerimiz, bizim Genelkurmay başkanlarımız, üzerilerindeki üniformanın hakkını verebiliyorlar mı? Askerlik mesleğinin şerefine ve mehabetine uygun bir görüntü sergileyebiliyorlar mı? TSK gibi koca bir camianın tamamını kastedemeyiz elbette ama şu yargılanan komutanlara, generallere, kuvvet komutanlarına ve Genelkurmay başkanlarına bir bakın Allah aşkına. Hepsi karakter sınavından ve askerlik duruşundan kesin olarak sınıfta kaldılar. İşte size internet andıcı davası. Genelkurmay ikinci başkanından çoğu general olan daire başkanlarına kadar hepsi, suçu komutanlarının üzerine attılar. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ifadeye alınınca, o da selefi olan Genelkurmay Başkanı'nı sattı ve emrindeki komutanları yalancı çıkardı. Peki, bu manzara o dillere destan komutanlık şeref ve saygınlığıyla mütenasip bir durum arz ediyor mu?
***
İlker Başbuğ'a "terör örgütü kurma" suçlamasının haksızlık olduğunu söylüyoruz. Onun tutuksuz yargılanması gerektiğini ifade ediyoruz. Sadece biz değil, toplumun büyük kısmı bizim gibi düşünüyor. Ancak, aynı İlker Başbuğ mahkemede dökülmüştür. Hiçbir biçimde taşıdığı rütbeye uygun bir komutanlık asaleti gösterememiştir. Oysa ne yapmalıydı İlker Başbuğ? Eğer o andıç işinden haberdar idiyse, sorumluluğu üstlenmeliydi ve arkadaşlarının üzerinden o suç ithamını kaldırmalıydı. Şayet ortada kendisinin emir ve komutasından habersiz işlenen bir suç var ise, burada da sorumluluğu üstlenmeliydi, açık bir görev kusuru olduğu için. Bunun hiçbiri yapılmamıştır. Astlar komutanlarını, komutan da astlarını satmış geçmiştir. Bu durum askerini seven milyonlarca insanı üzmüştür.
"Kurmay mektepleri iyi kurmay yetiştiremiyor" diye boşuna yazıp durmuyoruz işte!..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.