Hüseyin Kocabıyık

Futbol bir iktidar oyununa mı dönüşüyor?

"Futbol krizi" derken şikeden, açılan davalardan, cezaevinde yatan onlarca spor adamının yarattığı tartışmalardan söz etmeyeceğim bugün.
Bu tür kriminal vakaların çok daha ötesinde yatan sosyolojik bir krize değineceğim.
Son bir haftanın Türkiye'sini ilgiyle izledim. Yediden yetmişe herkes futbolla, daha doğrusu dün oynanan Galatasaray-Fenerbahçe maçıyla meşguldü.
Bu maç Türkiye'deki diğer bütün gündem başlıklarını bastırdı geçti.
Bu ilgi taraftarlığın yaratmış olduğu bir heyecandan kaynaklansaydı üzerinde fazlaca durmak gerekmeyebilirdi; ancak bu yaşananlar bir takıma aidiyetin getirdiğinden daha fazlasını içeriyor.
***
Bir kere ortada 12 Eylül 1980 öncesi günleri aratmayan bir gerilim ve kutuplaşma havası var.
Bu kez gerilim herhangi bir ideoloji etrafında değil, doğrudan futbol etrafında oluşuyor.
Özellikle Fenerbahçe yönetimi ve kendisine haksızlık yapıldığını düşünen Kulüp Başkanı Aziz Yıldırım, futbol tarihimizde eşi benzeri görülmemiş bir psikolojik savaşı kontrollü bir biçimde yönetiyor.
Doğrusu Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım'ı futbol sektörünün günah keçisi haline getiren adli yaklaşımı ben de hiç adil bulmuyorum ama yine de Fenerbahçelilerin oynadıkları oyun tehlikeli bir oyun.
Önce Aziz Yıldırım'ı milyonlarca Fenerbahçeli'nin 'seçilmiş travması' haline getirdi Fener Kulübü.
Buradan üretilen mağduriyet üzerinden doğrudan sosyolojiye müdahale ediliyor aslında.
Lümpen futbol taraftarları kışkırtılıyor.
İşsiz güçsüz varoş yığınlarının kendi hayatlarındaki sorunlara duydukları öfke, "Fener düşmanlarına doğru" kanalize ediliyor.
Yön duygusu ve herhangi bir kutsalı olmayan şehirli kitleler adeta bir mistifikasyona tabii tutuluyorlar.
Futbol bu çevrelerin dünyasında neredeyse dinselleştiriliyor.
Beyin yıkama ameliyesini aşan ölçüde duygu transferleri yapılıyor bu zavallı futbol tutkunlarına.
Ortaya bir spor olayının çok ötesinde bir futbol tedhişi çıkmıştır bugün.
Durum kesinlikle patalojiktir.
Adını koyalım:bu gelişmelerin arkasında futbolu sosyolojiyle oynayacak ölçüde bir silaha, bir istikrarsızlık aracına dönüştüren bir güç, bir zeka olmalı.
Düşünün ki futbol ilk kez siyaseti, sivil toplumu, yargıyı kuşatmış durumda.
Bu 28 Şubat'ı organize eden güç, yeni bir istikrarsızlık çağı başlatmak için futbol üzerinden devreye mi girdi acaba?
***
Sonuçta şunu demek istiyorum:
Yaşadığımız günlerde futbolun ve futbol taraftarlığının aldığı çehre hiç hayra alamet değil.
Milyonlarca insanın enerjisi kimsenin gerçek nedenini bilmediği örtülü bir mücadele ve çıkar çatışması için harcanıyor.
Dışarıdan görünen bu, ancak ben daha ötesini işaret ediyorum: Futbol etrafında dönen tartışmalar ve oluşturulan gerilim, sakın doğal ve meşru yollardan kurtulamadıkları siyasi ve tabii ekonomik rakiplerini tasfiye etmek amaçlı çıkarılmış olmasın?
Diğer bir deyişle, "Desperado'nun son hamlesi" mi acaba?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.