Hüseyin Kocabıyık

"O Kadın"a kötülük yapanlar...

Tansu Çiller bir vali kızıydı; bir evin tek çocuğuydu ve ailesinden muazzam bir servet kalmıştı. Türkiye'nin en iyi okullarında tahsil görmüş, dünyanın en iyi okullarında doktora yapmıştı.
Türkiye'nin en saygın üniversitelerinin başında gelen Boğaziçi'nde iktisat profesörüydü.
Adı, şanı, unvanı ve güzelliği ile zaten herkesin tanıdığı biriydi Çiller.
Güçlü kadındı, kocasına soyadını vermişti.
Kimseye eyvallahı yoktu; Özal hükümetinin ekonomi politikasını açıkça eleştiriyordu.
Gerektiğinde herkese meydan okuyordu: Bir keresinde Boğaziçi'nin solcuları beyaz renkli BMW marka arabasını çizmişlerdi. O, ertesi günü aynı renkte son model yeni bir BMW ile gelmişti fakülteye.
***
Gün geldi idealist tarafı ağır bastı, politikaya girdi.
Kısa bir süre sonra başbakan oldu. Türkiye'nin ilk kadın başbakanı.
"Sarışın güzel kadın" dediler ona.
Sarışın güzel kadındı ama baba Demirel kucağına bitmiş bir ekonomi, terörden kan deryasına dönmüş bir Türkiye bırakıp gitmişti.
1993'te hemen seçime gidip yeni bir başlangıç yapmamakla hayatının hatasını yaptı.
Arızalı bir koalisyon hükümetini yönetmeye çalıştı.
1994 ekonomik krizini yendi, terörü geriletti.
En büyük ideali Türkiye'nin AB'ye girmesiydi; o kadarını başaramadı ama Türkiye'yi Gümrük Birliği'nin içine soktu.
İnfaz emri işte o noktada verildi. Yüksek gümrük duvarlarıyla iç piyasayı sömüren büyük aileler Çiller'in kalemini kırıverdiler.
O büyük ailelerin kapıkulu olan medya siparişi aldı ve başladı saldırmaya.
Sarışın güzel kadını bir gecede "şaibe hanım" yapıverdiler.
"O kadın" diyorlardı.
Babasından kalan mal varlığını hırsızlık konusu haline getirdiler.
Yetmedi, namusuna dil uzattılar.
Ailesini ve çocuklarını tehdit ettiler.
Yetmedi ölümle korkutmaya çalıştılar.
Doktorundan çalınan fotoğraflarıyla şantaj yapıldı.
O fotoğrafları ona buna gösteren ahlaksız adam hala "gazeteciyim" diye ortalarda dolanıp duruyor.
Bir kadına yapılabilecek en aşağılık şeyleri yaptılar.
Askerler yaptı, medya yaptı, Ertuğrul Özkök yaptı, Uğur Dündar yaptı.
Bütün bunlarla Çiller'i yıkamayanlar en sonunda 28 Şubat'ı örgütlediler.
Askeri "laiklik-irtica" diye kandırdılar, fedailik yaptırdılar.
İşin içine silahı soktular.
Oysa bütün yaşananların altında hazinenin soyulmasına "dur" denmesi vardı.
Dün, hepimizin meslek büyüğü ve sosyal-siyasi tarihimizin en güçlü hafızası Yavuz Donat A Haber'de açıkladı: "Bir mafya liderini televizyonlara çıkarıp Çiller için "yosma" dedirttiler".
Yavuz ağabeyin açıklamadığı kısmı da ben açıklayayım: Bunu yaptıran kişi dönemin kara Kuvvetleri Komutanıydı.
Ülkesi için yapmayı düşündüğü hiçbir iyi şeye müsaade etmediler.
Dünyayı zehir ettiler ona.
İlk fırsatta, daha genç denebilecek bir yaşta, siyasetten kaçıp evine döndü.
***
Çiller iki gün önce Ankara'daydı.
28 Şubat soruşturmasını yürüten savcının daveti üzerine gelmişti.
Savcının huzurunda gördüğü belgelerden şok olmuş bir vaziyette "Meğerse benim partimi yıkmaya çalışmışlar" diyordu.
Onu çok iyi anlıyorum; savcı Mustafa Bilgili'ye ifade verirken ben de şaşkına uğramıştım.
Belgelerde ne mi var?
Koca genelkurmay karargahında kurmay subaylar oturmuşlar "DYP'yi nasıl çökertiriz, Çiller'i nasıl itibarsızlaştırırız, DYP'nin içini nasıl boşaltırız" diye eylem planı yapmışlar.
Bunlar boru değil, resmi belgelerdi.
Çiller savcılık çıkışında kendisine ve partisine bunu yapanlardan "şikayetçi olmayacağını" söyledi.
Dün, gün boyu gazeteciler ve televizyonlar beni arayıp "niçin şikayetçi olmadığını" sordular.
Herkese söylediğimi buraya yazayım: Çiller kendine yakışanı yapmıştır. Ona haksızlıkların en adisini reva görenleri zaten Allah cezalandırmıştı.
Silivri ve Sincan cezaevleri Çiller'i ve DYP'yi yok etmek için plan yapanlarla dolu bugün. Çetin Doğan ölünceye kadar cezaevinde yatacak.
Çevik Bir akıbetini cezaevinde yatarak bekliyor.
Ve diğerleri...
Çiller'i tankın namlusu önünde gösteren karikatürü odalarının duvarına asanların hepsi hayatlarının bundan sonraki kısmını onursuz bir biçimde geçirecek.
Onların yok etmeye çalıştığı Tansu Çiller ise Ankara'da mağdur edilmiş, darbeye karşı direnmiş bir cesur kadın olarak saygınlık rüzgarları estirdi.
Allah'ın adaleti budur işte!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.