Hüseyin Kocabıyık

PKK'ya verdiğimiz "büyük" tavizler!

Önceki gün CNN Türk'de Başbakan Erdoğan'ı izledik. Ülkenin tecrübeli gazetecileri her şeyi, tabii özellikle de barış süreciyle ilgili her şeyi açık açık sordular.
Barış sürecine ilişkin herkesin merak ettiği en önemli konu elbette PKK'lıların Türkiye'nin dışına nasıl çıkacaklarıydı. Başbakan kesin bir dille bu çıkışın şeklini şemalını bir devlet görüşü olarak ortaya koydu. Bir bakıma da bir Başbakan olarak kamuoyu karşısında kendisini bağladı. Başbakan Erdoğan açıkça "PKK'lıların yurtdışına çıkmaları yönünde TBMM'den bir kanun çıkmaz" dedi, bir. İkinci olarak da PKK'lılar öyle silahları omuzda elini kolunu sallayarak çıkamazlar, öyleyse ne yapacaklar? Silahlarını bırakıp öyle çıkacaklar. İster gömsünler, ister teslim etsinler ama silahlarını bırakacaklar." Başbakan Erdoğan'ın milyonların önünde söylediği bu, bunda anlaşılmayan bir şey var mı?
***
İkinci önemli mesele barış süreci kapsamında yaşanacak gelişmelere karşılık acaba hükümet, PKK'ya ve Abdullah Öcalan'a hangi tavizleri vermişti? Öyle ya, PKK lideri 21 Mart'ta okunan mektubunda silahlı adamlarına "silahlar sussun ve ülke dışına çıkın" emri vermişti. Bununla da yetinmemiş Türk milleti ne duymak istemişse onları söylemişti. Birçoklarımız düşündü ki acaba hükümet bu adama ne gibi tavizler vermişti de böyle konuşuyor ve böyle davranıyordu?
Başbakan Erdoğan dün yine milyonların önünde ve şahitliğinde Abdullah Öcalan'a verilen "büyük" tavizleri tek tek açıkladı.
Neydi o tavizler:
1- Küçük bir radyosu varmış, Başbakan Adalet Bakanı'na "Buna bir televizyon verin, gelişmeleri izlesin" demiş ve 16 kanallı bir televizyon verilmiş.
2- 40 metre karelik bir avlusu olan cezaevinde haftada sadece üç gün spor yapabiliyormuş Abdullah Öcalan. Başbakan Erdoğan yine emirle "büyük" bir taviz daha vermiş ve "her gün spor yapabilsin" demiş.
3- Üçüncü taviz de şu: Orada kalan diğer mahkumlarla gün aşırı bir araya gelebilsin.
İşte tavizler bunlar.
***
Birçok insana bunlar şaka gibi gelebilir. Ama kullandığı her kelimeyi dirhemle tartarak söyleyen bir ciddi devlet adamının, Başbakan Erdoğan'ın ağzından duyduk bunları dün. Başbakan altını çizerek, "Ben vereceğimi verdim" dedi. Dedi ve ilave etti: "Yok afmış, özel iletişimmiş, şuymuş buymuş, yok öyle bir şey, işte verdiğimiz her şey budur."
Şimdi bu sözler karşısında Başbakan Erdoğan'a "ülkeyi sattı" gibi ağır ithamlarda bulunan çevreler ne diyecekler ne düşünecekler merak ediyorum. Başbakan her şeyi açık açık anlatıp siyasi olarak kendini bağladıktan sonra hala "Yok biz bunlara inanmıyoruz, mutlaka PKK'ya başka tavizler verilmiştir" diyenleri herhalde kendi hallerine bırakmaktan başka yapacak bir şey yok.
Yeni Türkiye'yi anlamakta zorlananlar daha bir süre bu endişeli hallerden kurtulamayacaklar!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.