Hüseyin Kocabıyık

ERDOĞAN'A OY VERMEK İÇİN 'KÜÇÜK NEDENLER'İM VAR!

Başbakan Erdoğan şanla, şerefle devlet başkanlığı makamına doğru gidiyor. Sevenler de sevmeyenler de cumhurbaşkanlığına yakıştırıyorlar onu. Hak ettiğini düşünüyorlar. On yıldır Erdoğan'a en sert muhalefeti yapmış olan ilahiyat profesörü Yaşar Nuri Öztürk dahi oyunu Erdoğan'a vereceğini söylüyor. 'Neden?' diye sorulduğu vakit de, "Erdoğan'ın kim olduğunu, neyi yapıp yapmayacağını biliyoruz. Adam 12 senedir hedefine dosdoğru geldi" cevabını veriyor. Tabii Yaşar Nuri Hoca bu, arkasından da ekliyor: "Peki bu Ekmeleddin kim? Nereden çıktı bu adam? Niye oy vereyim ben ona?"
Erdoğan'a coşkuyla oy vermeye hazırlanan milyonlarca insanın ise pek çok nedeni var. Eğitimden sağlık hizmetlerine, kadınlara sağladığı imkanlarla hayatı kolaylaştıran sosyal uygulamalara kadar bir yığın oy verme davranışı tayin eden neden sıralanabilir.
Mesela şehirli Erdoğancılarda gözlediğim bir tercih sebebi var: Onlar Erdoğan'a oy verme gerekçesi olarak son 12 yılda Erdoğan yönetimindeki Türkiye'nin her alanda katlanarak büyüdüğünü, dev imar ve inşa hareketleri yaşandığını ileri sürüyorlar.
Yollar, köprüler, devasa altyapı yatırımları, hızlı tren, hava ulaşımı, GSMH artışı, Türkiye'nin genişleyen mental coğrafya ufku vs...
Füze gibi yükselen bu kalkınma hamlesinin şehirli insanların Erdoğan'ı devletin başı olarak görme arzularını beslediği anlaşılıyor.
Ama Erdoğan'a bambaşka sebeplerden oy vermeye hazırlananlar da var.
O 'KÜÇÜK NEDENLER'...
Ben en başta ilan ettim: Oyum kalp huzuruyla, helalinden Başbakan Erdoğan'a...
Bu kararı oluştururken kararıma Erdoğan'a duyduğum sevginin, onun bu büyük millete yaptığı devasa hizmetlerin, 'büyük işlerin' bir katkısı olduğunu sanmıyorum.
Benim Erdoğan'a oy verme davranışımı belirleyen temel saik, onun pek ortalıkta görünmeyen, kendisi küçük ama sonuçları, yaptığı yol ve köprülerden daha büyük olan 'küçük şeyler'i.
Mesela...
İşkence vardı bu ülkede; ülkenin gençlerinin feryatları duyulurdu karakollardan.
Bitti... Bu adam bitirdi; bu utançtan bu ülkeyi Erdoğan kurtardı.
Mafya vardı bu ülkede. Telefon ettiği işadamının 'vücut kimyasını bozan' mafya liderleri vardı.
MİT müsteşarı atamaya kalkacak kadar güçlüydüler.
Erdoğan'ın gelişi onların gidişi oldu; hepsi cezaevinde yatıyor!
Bu ülkede 'sigara' diye bir terör vardı. Nesillerin ciğerlerini süngerleştiren, onları öldüren bir sinsi terör.
Erdoğan sayesinde nesillerin, ülkenin çocuklarının ciğerlerini kurtardık.
Bu milleti sadece bu terörden kurtardığı için bin kere feda olsun ona devlet başkanlığı.
Ekmek...
Bu millet yetmiş yıl katkı maddeli ekmek yedi de bir 'dur' diyen olmadı.
İlk kez Başbakan Erdoğan sayesinde adam gibi tam buğday unu ekmeği yiyoruz; küçük bir şey ama az şey mi?
Onlarca yıldır eşek etinden sucuk, sakatattan yapılma sosis yiyordu bu millet.
Bu gıda terörü de bitti onun sayesinde. Şöhretli firmaları teşhir ettiler. Bugün sağlıklı gıda ürünleri yiyebiliyoruz. Peki, Erdoğan sayesinde bunların olduğunu biliyor muyuz? Bilen biliyor işte...
Engelliler... Uyuşturucuyla mücadele... Kadın hakları...
Küçük gibi görünen ama toplumsal sonuçları çok büyük olan 'küçük şeyler'i alabildiğine çoğaltabiliriz.
Ancak bir gerçek var ki, bu 'küçük şeyler'e bir bütün olarak baktığımız vakit, bunların toplumsal hayat kalitemizi hızla yukarıya çektiğini kendi hayat pratiğimizde açıkça görürüz.
İşte benim Erdoğan'a asıl oy verme gerekçelerim...

TÜRKİYE DURDURULAMAZ!..

24 Temmuz 2014 tarihli köşemde 'Yeni Ufuklara Doğru' adlı başlıkla şunları yazmıştım:
"5 Mayıs'ta yayınlanan Dünya Bankası Raporu'nda 'Satın Alma Paritesi' bakımından milli gelirin nasıl yükseldiğini gördük.
Haziran ayı içinde yayınlanan Dünya Sağlık Örgütü Raporu'nda Türkiye'de insan ömrünün 10 yıl uzadığını öğrendik.
İki hafta önce Ali Babacan Satın Alma Paritesi üzerinden milli gelirin 19 bin liraya yükseldiğini açıkladı.
Daha geçen hafta OECD raporu yayınlandı, buna göre şu an da milli gelir kişi başına 14 bin doların üzerine çıkmış durumda.
Cari açık kapanıyor, işsizlik tek haneli rakamlarda kalmak için direniyor.
Bunlara itirazı olan var mı?
Yükselen bir toplum olduğumuzu sadece ekonomik veriler göstermiyor; sporda elde ettiğimiz başarılar da göz kamaştırıcı ve bizlere gelecek için işaretler veriyor.
İki gün önce Ümit Milli Basketbol Erkek takımımız Avrupa şampiyonu oldu. Canavar gibi sporcular geliyor tabandan.
Yıldız Kızlar Voleybol takımımız Çin'i yenerek dünya şampiyonu oldu.
Şahika Ercümend adındaki güzel Türk kızı daha dün Değişken Ağırlıklı Dalış'da 91 metre derinliğe inerek dünya rekoru kırdı. Ayrıca harika bir şey daha yaptı; dünya rekorunu Gazze'ye adadı ve ne kadar sağlam karakterli biri olduğunu ortaya koydu. Onunla gurur duyduk."
Dün yeni bir başarıyı daha yakaladık. Genç Basket Milli Takımı'mız, Ümit Millilerimizden sonra, rakibi Sırbistan'ı yenerek Avrupa şampiyonu oldu.
Gururla yükselen Türkiye'nin işaret taşlarıdır bunlar...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.