Hüseyin Kocabıyık

AVRUPA BUNU HEP YAPIYOR!

Tarihi dönemler arasında mukayese yapmak zihni özgürleştirdiği gibi olayları ve nedenlerini anlamak bakımından da çok yararlıdır.
Evet, Avrupa medeniyeti diye bir dünya hakikati var ama aynı zamanda Avrupa'nın vahşet, kan, ırkçılık, savaş üreten bir kültürü ve karakteri de var.
Çoğu kez Avrupa'nın o imrenilen parlak yüzü ile o iğrenç karakteri iç içe geçer ve hatta dönemsel olarak o kötü karakter Avrupa coğrafyasının egemen ruhu haline gelir.
Şimdi, bu gün yaşananları anlamak için yakın zaman dönemlerine uzanalım:
Birinci Dünya Savaşı, ayrıntıya girmeden söyleyelim ki, bir batı organizasyonudur ve milyonlarca insanı yok etmiştir.
Sınırlar değişmiş, haritalar yeniden çizilmiş, zenginlik coğrafyaları el değiştirmiş, yeni ülkeler icat edilmiştir.
Sonuç: Müslüman dünya darmadağın edilmiştir.
Türkler bir imparatorluk kaybetmiştir.
Müslümanlara ait zenginlikler yağmalanmıştır.
Ve İkinci Dünya Savaşı. Yine bir batı medeniyeti icadı. Hem de bütün ruhuyla, bütün karakteriyle, bütün kültürüyle ve yöntemleriyle batı icadı.
Hemen öncesinde Almanya'da olanlara bir projektör tutalım:
Nazi hareketi küçük bir hareket olarak doğdu. Önce küçük eylemler yaptılar, Alman toplumunun bünyesini bu eylemlere alıştırdılar. "Büyük Almanya, hayat sahası, arı ırk düşüncesi" gibi ideolojik-felsefik argümanlarla Alman toplumunu endoktrine ettiler.
Buradan koca bir anti-semitizm, yani Yahudi düşmanlığı türetildi.
Yahudilere soykırım uygulandı.
Hızla kurumlaştırılan bu düşmanlık üzerinden güçlü bir Nazi imparatorluğu düşüncesinin iç mimarisi inşa edildi.
İçinden Schiller'i, Geothe'yi, Beethoven'i çıkarmış olan Alman toplumu büyülenmiş gibi Nazi çılgınlığının peşine takılıp felaketine doğru sürüklendi.
İkinci Dünya Savaşı böyle çıktı.
20 milyon insan öldü bu savaşta.
Dünya ideolojik ve coğrafi olarak elma gibi ikiye bölündü.
Emperyalizm bambaşka sömürü araçları üretti.
Peki sonuç ne oldu: Sanki savaşın sorumlusu Müslümanlarmış gibi, fatura Filistinlilere kesildi. Filistin halkının kadim toprakları ellerinden alındı.
Yapay ve binbir uluslararası hileyle Ortadoğu'da, Müslüman dünyanın kutsal topraklarında bir Yahudi devleti kuruldu.
İsrail var olduğundan beri Ortadoğu'da kan, gözyaşı ve toprak işgalleri sıradan olaylar haline geldi.

YİNE AYNI FİLMİ Mİ SEYREDECEĞİZ?

Ne garip, gözümüzün önünde vizyona giren bol kanlı, ırkçı filmin senaristiyle yukarıda anlattığımız dönemlerin senaristi sanki aynı kişi.
Olaylar, oyuncular, ilişkiler, hedefler, kazananlar ve kaybedenler ne kadar da birbirine benziyor.
Tarih ekranından izleyelim:
1990'ların başında Sovyet sistemi çöktü. Batı'nın ilk işi ne oldu dersiniz?
Söyleyelim: Yeni düşmanı tanımlamak!
Yani radikal İslam'ı yeni düşman olarak belirlemek.
Batının entelektüelleri hemen kaleme kağıda sarılıp yeni düşmanın ne kadar tehlikeli bir düşman olduğuna toplumları inandırmaya çalıştılar.
Olivier Roy, Daryush Shayegan, Hundington ve Fukuyama gibi adamlar mesela.
Oysa o tarihlerde radikal denebilecek Müslüman tipi sadece Afganistan dağlarında vardı ve onları da batının kendisi yetiştirmiş ve besleyip büyütmüştü.
11 Eylül İkiz Kule saldırısı, Japonların Pearl Harbor saldırısı gibi bir etki yarattı ve Amerika'yı batıda pişirilen İslam karşıtlığı oyununun içine dahil etti.
Bush'un ağzından kaçırdığı "Haçlı savaşı" sözü not edilmelidir.
Ve çok tuhaf bir şey daha oldu: Tıpkı İkinci Dünya Savaşı öncesinde Avrupa'da başlayan Yahudi düşmanlığı akımı gibi "İslam karşıtlığı" akımları başladı.
İslam karşıtlığı tipik Avrupa ırkçılığı ile birleşerek büyük bir siyasi güce dönüştü.
Irkçı Hayder'in partisi Avusturya'da iktidara geldi.
Fransa'da İslam karşıtı ırkçı Le Pen hareketi şu anda birinci parti.
Almanya'da ırkçılar Türklerin evlerini yakmaya ve Türk öldürmeye başladılar.
Ve bizi hiç şaşırtmayan gerçek: Bu eylemlerin arkasında devletlerin desteği kapı gibi ortaya çıktı.

KORKARIM FATURA YİNE MÜSLÜMANLARA...

Şimdi Almanya'da Pegida diye dev bir örgütlenmeyle karşı karşıyayız.
Irkçı ve İslam düşmanı bir örgüt bu.
Nazi hareketinin ortaya çıkışını, gelişmesini yeniden hatırlayalım.
Bu arada Avrupa'da ırkçı ve İslam karşıtı hareketler devlet desteği ile gelişirken Ortadoğu'da tuhaf şeyler oluyor.
İsrail durmadan kan döküyor.
IŞİD adında bir örgüt İslam'ın temiz ve barışçı imajını kirletmek için durmadan çirkin semboller üretiyor.
Beraberinde İslam'a karşı küresel bir algı hareketi yönetiliyor.
Bunun Türkiye'deki uzantısının Gezi eylemleri ve körüklenen Tayyip Erdoğan düşmanlığı olduğuna dair ise en ufak bir şüphe yok!
Amerika müttefiki Türkiye'yi pas geçip PKK uzantılarına askeri destek veriyor.
El Kaide, Boko Haram, IŞİD ve daha bir yığın insanlıktan çıkmış örgüt yerden biter gibi gündemimize taşınıyor ve adeta Avrupa'da büyütülen Müslüman karşıtlığının değirmenine su taşıyor.
Ve Fransa'daki son saldırı...
Tüm Müslümanları sorumlu tutan anlayışın yaygınlaştırılması çabası...
Markette önlenen Yahudi katliamı girişimi...
Netanyahu'nun Paris sokaklarında barış havarisi gibi tur atması...
Belli ki buradan bir sonuç çıkarılacak.
Belli ki bütün bu oluşumlar, yükselen ırkçılık ve İslamofobi, İslam dünyasına yeni bir müdahalenin alt yapısının hazırlanması.
Şimdi herkes düşünsün: Avrupa'daki Yahudi soykırımı Ortadoğu'da İsrail diye bir devletin ortaya çıkmasına neden olmadı mı?
Şimdi Filistin'de bir Filistin devleti icat etmeye çalışıyor batı dünyası.
Küçücük, uyduruk, sembolik bir Filistin devleti.
1967 sınırlarını öngören BM kararlarını iptal etmeye, diğer bir ifadeyle, İsrail'e işgal ettiği Filistin topraklarını hak olarak vermeye hazırlanan bir çaba var burada.
Filistinlilerin ağzına bir parmak bal, topraklar İsrail'e ...
Kendilerine göre çok da haklı bir sebepleri var: Cihadistlerin eylemleri...
Son aylarda Avrupa devletlerinin patır patır Filistin devletini tanıması ilginç değil mi?
Yanılmıyorsam 133 devlet tanıdı Filistin'i ve en son tanıyan da Fransa'ydı.
Muhtemel Sonuç:
Ortadoğu coğrafyasında yeni 'piç devletler' icat edecekler yine.
Yine Müslümanlar kaybedecek.
BM'nin Filistin'le ilgili kararları geçersizleştirilecek ve yeni bir statüko oluşturulacak.
İslam dünyası mahçup, kendini kusurlu gören bir ruh halindeyken bu işler bitirilecek.
Tipik batı oyun tarzı bu.
Tarih bu oyun tarzını yeterince tanıma fırsatı veriyor bize.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.