Nil Kuyumcu

İzmir’in ‘Sevinç’ine dokunmasaydı kimse!

Al işte!
Bir değişim daha...
Hem de İzmir'in en güzel "köşe"sinde...
İlk buluşma yerimizde...
Sevinç'te...
1957'den beri aynı yerde "bizi bekleyen" bir pastane...
Bizi, İzmirlileri...
Cep telefonlarının olmadığı dönemlerin değişmeyen "konumu" ...
"Sevinç'in önünde buluşalım" diye bir cümleyi kentin tarihine yazdıran bir mekan...
İzmir'in "odası" gibi bir yer...
Ama öyle, eski zamanların, bayramdan bayrama açılan bir "misafir odası" gibi değil...
Şöyle rahat rahat kurulduğumuz, balkonlu bir oturma odası...
Nefis manzaralı bir pencere önü belki de...
Elimizde çay, bir kenti yudumladığımız!
Çayın yanında küçük bir ikram!
Kurabiye mi?
Hayır tabii ki!
Bazen bir çocukluk anısı, bazen ilk sevgilinin el tutuşu, bazen platonik bir aşkın gülümsemesi, barışma, kavuşma, mutluluk ikramıydı bu...
Sevinç Pastanesi taşındı!
1957'den beri, durup bizi bekledikleri yerden gittiler!
Tamam kabul, çok uzaklaşmadılar...
Ama...
Şu cümleyi okumak bile hüzün vermiyor mu?
"Gittiler..."
Bir aile anlaşmazlığı sonucu, İzmir'in sembolü, öyle veya böyle değişti...
Pelit kardeşler, 1957'den beri kiracısı oldukları, mülk sahibi amca oğullarıyla yollarını ayırdı...
Pastanenin hemen yanındaki kendi mülklerine geçtiler...
Sevmiyorum böyle değişimleri işte!
Fuarım aynı kalsın...
Kemeraltı'ndaki karadut şerbetimin tadı değişmesin...
Cumbalı evlerim bir bir yıkılmasın...
Çocukken dondurma yediğim Karşıyaka'daki pastane eski yerine dönsün...
O proje, bu proje derken "güzelleştirmek" yerine, "bambaşka" bir şekle büründürmesinler bu şehri...
İzmir'in değişimini düşününce bir hüzün kaplıyor içimi...
Elindeki balonu rüzgarda uçup giden 5 yaşındaki çocuk halimdeyim...
Kırmızı ayakkabılarımla yerde tepiniyorum...
Gözümün önünden uzaklaşan balonuma bakar gibiyim...
Canım sıkılıyor canım!
Dokunmasın kimse benim İzmirime...
"Eski kafalılık" desinler...
"Yeniye kapalılık"...
"İzmir klasiği işte, böyle hepsi!" desinler...
Desinler değişemem!
Sadece bir pastane değil işte Sevinç...
İzmir'in tarihinin tanığı...
Anılarımızın buluşma mekanı...
Evimizin oturma odası...
Her gün kapanan, yerini değiştiren onlarca Alsancak mekanından biri değil...
Sesimiz çıktı mı daha önce gidenlere...
"Nereye gidiyorsunuz siz" diye sorduk mu?
Bizi terk edip, AVM'lere koşanlara "gitme" dedik mi?
Demedik!
Ama bu kez farklı...
İzmirliler olarak hepimiz mülk sahibiydik orada!
Bizimdi!
Var mı aksini iddia eden!
Madem hepimizindi...
O halde soruyorum...
Yıllardır paylaştığımız "Sevinç"imizi "yarım" bırakırken kimden izin aldınız!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.