Heyecanı yaşayalım

Söz futboldan açılınca hep aynı şeyleri duyduk yıllardır... İzmir'in, Süper Lig'de temsil edilememesini "utanç" olarak yorumlanıyor, sonra ekonomik problemler ve kent dinamiklerinin yeteri kadar harekete geçmemesinden yakınıyordu herkes... İki sezon üst üste Ankara'da "Süper Lig'in eşiğinden dönen" Altay ve Karşıyaka'nın yaşadığı "hüsran" maddi darboğazın giderek büyümesine de sebep oldu.
* * *
Kulüp yöneticileri "Belediye destek olmuyor... Ticaret ve sanayi odaları duyarsız kalıyor" diye feryat ederken, futboldaki kısır döngü, hep başladığı noktaya getiriyordu İzmir'i...
Oysa bu kez Bank Asya 1. Lig'de son 9 haftaya girilirken oluşan tablo pek öyle değil. Bucaspor ikinci sırada, Altay üçüncü... Karşıyaka ise 6. durumda.
İlk iki takımın direkt olarak Süper Lig'e çıkacağı, ilk 6 içinde yer alanların da Play-Off'ta mücadele edeceği statüde, oluşan bu tablo çok büyük bir şans İzmir için.
Ben, İzmir'e geldiğimden bu yana iki konuda ısrarcı ooldum. Gerek yazılarımda ve gerekse konuştuğum tüm ortamlarda İzmir ve Ege'nin çıkışının iki formülü olduğunu savundum; İlki; İzmir iktisat Kongresi'nin toplanması ikincisi de futbol idi. Ege'nin iki takımı Süper Lig'de idi ama yetmez, İzmir'in de takımları çıksın dedim, dedik...
Spor Müdürü arkadaşım Haluk Güney ve Yazı İşleri'ndeki arkadaşlarımla sohbette herkes favori takımını öne sürerken ben, "Hangisi olursa olsun, bir değil, iki takım birden çıksın" diye savundum. Bucaspor sürprizi, herkesten çok beni şaşırttı. Çünkü; ilk kez mücadele ettiği bu ligde beklenenin çok üzerinde bir performans ortada. Altay ve Karşıyaka kendilerinden çok daha büyük bütçeli kulüpleri geride bırakmış durumda.
Artık İzmir bir değil, iki takımı birden Süper Lig'e gönderme hesapları yapıyor yani.
BU FIRSAT KAÇMAZ
Şimdi, yıllardır tekrarlanan ve hiçbir sonuca ulaşamayan "Bu takımlara sahip çıkın" cümlesini tekrarlamanın anlamı yok. Ben İzmir'e "Bu heyecanı hep birlikte yaşayalım" çağrısı yapıyorum. Bu heyecanı yaşayalım ki, sezon sonunda Bucaspor, Altay veya Karşıyaka'nın şampiyonluk fotoğrafına daha keyifle bakma şansımız olsun.
Dün İzmir Gücü Spor Vakfı'nın düzenlediği "Ayın En Başarılıları Yarışması"nın jüri toplantısındaydım... Toplantının konukları Türk futbolunun ünlü yorumcuları Şansal Büyüka ve Erman Toroğlu'ydu... İkisi de aynı teşhisi koydu İzmir'deki sıkıntıya... İzmir takımları arasında rekabet değil, çekişme yaşandığını dile getirdiler. Bu çekişmenin kulüplerde "yıkıma" dönüştüğünü bile söylediler... Yani İzmir dışından görünen tablo bu...
Oysa İzmir Ticaret Odası, Eğitim ve Sağlık Vakfı'nı devreye soktu. Türk Ekonomi Bankası ile birlikte bir şekilde İzmir kulüplerine akar sağlamaya çalışıyorlar. İzmir Gücü Spor Vakfı yine kulüplerimize maddi, manevi destek olma adına sürekli yeni projeler üretme çabasında...
Şimdi İzmirlilere düşen görev, Bucaspor, Altay ve Karşıyaka'nın geldiği noktada, fırsatı kaçırmamak için bu mücadelenin içinde olmak. Mücadelenin içinde olmak, sadece maddi destek vermekle değil, tribünde onlarla birlikte olmakla da mümkündür... İzmir'i Süper Lig'e taşımak için ter dökenler için şu anda manevi destek daha önemli. Onlar yalnız olmadıklarını, kent yöneticilerinin, sivil toplum örgütlerinin yanlarında olduğunu hissederek, bu zorlu mücadelede işlerine daha iyi motive olacaklardır. İzmirliler, her halde bunu da esirgemez... Üstelik bu işin ucunda naklen yayın havuzundan gelecek 20 milyon doları aşkın bir rakam da var. Düşünsenize iki İzmir kulübünün Süper Lig'e çıkıp, bu rakamları kasısına koyduğunu... Bunun adı çifte kazançtır... Bu fırsatı ıskalamayalım...