Köşk yolunda neler oldu?

11'inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün veda resepsiyonu için Ankara'daydık. 15 yıllık Ankara, 6 yılık İzmir gazeteciliğim döneminde defalarca gittiğim Köşk'te ilk kez başka bir fotoğraf, başka bir hava vardı. Köşk'ün hem misafiri hem de ev sahibi konumundaki 2 Cumhurbaşkanı yan yana idi ve bu görüntü çok ilginçti.
Gül konuşmasına, "Sayın Başbakan demeyeceğim.. Seçilmiş Cumhurbaşkanı, Sayın Recep Tayyip Erdoğan" sözleriyle başlayınca salonda büyük bir alkış tufanı koptu.
Köşk'te bir ara 12'inci Cumhurbaşkanı Erdoğan ile sohbet ederken en çok "mağrur" ifadesi dikkatimi çekti. Tebriklere çok rahat, pozitif bir şekilde teşekkür ederken huzurluydu da...
Köşk'teki resepsiyonun ana gündemi ise kimin genel başkan, dolayısıyla başbakan olacağıydı. İki isim ön plandaydı. Ama zaten önümüzdeki hafta bu isim netleşecek.
Şu unutulmamalı... AK Parti bir kurallar ve kaideler partisidir ve liderinin mutlak bir hakimiyeti vardır. Kaos bekleyenler, tartışma bekleyenler ya ön yargılıdır ya da AK Parti'yi hiç tanımıyorlardır.
Baykal'ın mutlak sessizliği ve üzüntüsü
Ankara turumuzda hızlı bir CHP kulisi de yaptık. Bununla ilgili detayları Zafer Şahin'in kaleminden okuyacaksınız. Ben sadece en önemli iki ismin havasını ve sözlerini sizinle paylaşacağım.
İlki Önder Sav... Partideki ağırlığı ve örgütçülüğü tartışılmaz olan Önder Sav, özellikle çatı adayı hayal kırıklığının ardından, yeniden Deniz Baykal ekibiyle yakınlaştı. Nitekim Muharrem İnce liderliğinde yürüdüğü gözlenen sürece de destek veriyor.
Gelelim Deniz Baykal'a. Deniz Bey, yazılmamak üzere daha uzun olan sohbette iki cümleyle mesaj gönderdi. O'nun her zamanki kısa, ancak çok uzun anlamlar içeren iki cümlesini sizlerle paylaşacağım.. Bu sözlerin etkisinin ne olacağını önümüzdeki günlerde hep birlikte göreceğiz:
"Bu tablodan dolayı çok ama çok üzülüyorum. Şimdilik mutlak bir sessizlik içinde süreci izliyorum. Daha sonra yine konuşacağım.."