Seda Kaya Güler

80'li yılların gündemi

Katıldığım televizyon programında sunucu Başak İkiz (Cem Televizyonu/Gülümse), "Eskiden bugüne neler değişti?" diye sordu. Kadınca'da çalışırken hangi konulara değiniyorduk şimdi neleri yazıyoruz?
Bir iki kazanım dışında çok fazla değişen bir şey yok dedim. Eve gelince de merakıma yenilip dergileri karıştırdım.
İşte Kadınca'nın Nisan 1986 sayısı... Kapağında Ajda Pekkan'ın fotoğrafı var Erol Atar imzalı. İkinci soyadını da kullanıyormuş ki Bars'ı da eklemişiz sonuna. Evet, Ali Bars'la evliymiş o zamanlar Süperstarımız. Girişte şunları yazmış röportajı yapan ve şimdi aramızda olmayan Duygu Asena:
"Ajda Pekkan Bars oldukça mutlu görünüyor. Hele hele Ali Bars'tan söz ederken saki sesi titriyor. Söylediği her şey, Pekkan'ın kocasına hayran bir kadın olduğunu gösteriyor. 'O ne derse, en doğrusu odur' der gibi. Tabii görünen, izlenen bu. Evlenmeden önceki günlerinde kendisini yalan söyledikçe burnu büyüyen Pinokyo'ya benzeten Ajda, hala Pinokyoluğu mu oynuyor bilinmez. Bunu kimse bilemez."
AJDA VE REHA
Ajda Pekkan da kocası hakkında şunları söylemiş: "Özelliklerini söyleyemem, tıpkı parfüm gibi, kapağını açarsan özelliği kaçar. O bana göre çok özel bir insan, örneğin size cazip gelmeyebilir. Neyse ne işte, benim kafamı çelebildiğine göre, Ali benim için çok önemli."
Diğer röportaj konukları, geçtiğimiz aylarda yitirdiğimiz tiyatro sanatçısı Gazanfer Özcan, arabesk filmlerden sosyal içerikli filmlere geçiş yapan Serpil Çakmaklı ve 12 Eylül sonrası Barış Derneği hakkında açılan dava nedeniyle 38 ay tutuklu kaldıktan sonra serbest kalan Reha İsvan. Bir dönemlerin İstanbul Belediye Başkanı Ahmet İsvan'ın eşi olan Reha Hanım, cezaevine girip, kapılar üzerine kapandığında neler hissettiğini şöyle anlatıyor:
"Paniğe filan kapılmadım. Bana ilk kelepçeyi takan kadın çok güzel ve çok nazikti. Beni alıp götürdüler. Metris'e getirdikleri zaman saat 22.00 idi. Hani devlet büyüklerini karşılamak için iki sıra asker dizilir ya, ben böyle askerler arasından geçtim, coplu hepsi ama ben yanlı bir şey yaparsam bunlar beni coplayacak diye düşünemiyor insan. Bir teğmen beni çok nazik karşıladı. Subaylarla sohbet ettik. Üstümü başımı aramak gibi münasebetsizlikler olmadı."
KADIN KAHRAMANLAR
38 ay içinde yaşadıklarını ise şöyle özetlemiş: "Ben çok nadir ağlarım ve kontrolümü kaybederim. Ama bir gün, televizyonumuzun olduğu bir dönemdi ve klasik müzik sesi duydum. İlk defa o gün ağladım. Torunumu bıraktığımda 20 günlük bebekti, gördüğümde bayağı bir çocuk olmuştu, o zaman bile ağlamadım. Bir de oğlumun askere gideceğini duyduğum gün, ağlamadım ama galiba sesimin kontrolünü kaybettim."
Ardından televizyon dizileriyle ilgili bir yazı geliyor benim kaleme aldığım. "Divinia Isaura'yı yendi" başlıklı yazıda demişim ki: "Televizyon izleyicileri, güzel ama kafası çalışmayan, mutluluğu evinde ve kocasında bulan, kocasının karısı olmakla yetinen kadın kahramanları değil, hem özel hem de iş yaşamında başarılı ve güçlü kadınları beğeniyor."
Tek kanalla yetindiğimiz o günlerde yabancı diziler furyası varmış. En çok izlenenlerden biri de Vakıf dizisi. Sıradan bir ev kadınıyken, kocasının ani ölümü üzerine şirketin başına geçtiğinde bocalamayan ve hayatına devam eden genç ve güzel Divinia Prince, bayağı popülermiş o yıllarda.
YERLİ DİZİLER
"Dük Caddesi Düşesi", "Kadının Gücü" adlı İngiliz yapımı diziler de kadın kahramanların mücadelelerini anlatan ve beğeniyle izlenen dizilermiş.
Ve tabii Dallas, Flamingo Yolu, Kağıt Bebekler, Şahin Tepesi gibi Amerikan dizileri ve Brezilya yapımı Köle Isaura.
Yerli diziler de var tabii, Aşk-ı Memnu, Üç İstanbul, Aliş ile Zeynep, Acımak, Dokuzuncu Hariciye Koğuşu ve Bugünün Saraylısı. Hatırladınız mı bu dizileri ve kahramanlarını?
Bir anket de televizyon programları için yapmışız. Aralarında Attila İlhan, Neco, Hale Soygazi gibi isimlerin de olduğu birçok izleyici, 32. Gün'e "Pekiyi", Stüdyo Pazar'a da "Zayıf" notu vermiş.
Daha derginin yarısına bile gelmedik. Esas önemli konular bundan sonra başlıyor. Sıkılmadıysanız yarın devam edelim. Başlıklar şunlar: Kahvehane bastık!, Aşk üçgeni, Kadınım öyleyse suçluyum, Barın önü ve arkası ayrı alem!, Erkeklik yatakta mı belli oluyor?, Filmlerde erkekler değişiyor mu?, kızlık ve ve orgazm vs...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.