Seda Kaya Güler

Suç anne-babalarda!

Üniversiteye gidecek yaşa gelen gençlerin evden ayrılmasını konuşuyoruz. Bana göre önce tek başına seyahat insana özgüven kazandırır, sonra da aileden ayrı yaşamak.
Bizim anne-babalarımızsa ikisine de izin vermez. Yani ister erkek olalım, ister kız ama ille de kızlar için geçerlidir bu kural, bir şehirden bir şehre tek başına gitmek, yaşadığımız şehirde yalnız dolaşmak çok zordur. Hele ki başka bir evde yaşamak neredeyse imkansızdır.
Kesinlikle izin vermez "özgür" takılmamıza ailemiz. Özgürlükten anladıkları "cinsel özgürlük"tür çünkü. Sanırlar ki tek başına sokağa çıkarsak, kızlar olarak karşımıza çıkan ilk erkeğin peşinden gideriz, o erkeğin güzel sözlerine kanarak kendimizi kaybederiz, onunla bir yerde oturup bir şeyler içerek tuzağa düşeriz, başımıza olmadık işler gelir, tecavüze uğrarız, bekaretimiz gider vs...
Tek başına yaşamak istememizin altında da cinselliği rahatça yaşamak isteği gelir. Evimize giren çıkan belli olmayacaktır, içeride ne yapıldığı da!

KÖTÜ TOPLUM!

Bu tür korkuları var işte anne-babalarımızın. Böyle korkuların olması aslında o toplumun ne kadar sağlıksız olduğunun da göstergesidir.
Demek ki insanları kötü bir toplumda yaşıyoruz! Demek ki toplumu oluşturan anne-babalar görevlerini iyi yapamamışlar! Doğruyu ve yanlışı, iyiyi ve kötüyü ayırt etmesini öğretememişler çocuklarına. Toplum bireylerini terbiye edememiş yani. Erkeklerin aklı cinsellikte, sapıklıkta! Kadın görünce akılları başlarından gidiyor. Hele başı açık, bacağı, kolu, boynu, omuzu, göğüs görünüyorsa akıllarına sadece o kadını yatağa atmak geliyor. Başka erkeklerin de aynı şeyi yapacaklarını bildiklerinden kendi kadınlarını eve kapatıyorlar ama kendilerinin başına gelmesini istemediği şeyi bir başkasının kadınına yapmakta bir sakınca görmüyor, bunun bir kötülük olduğunu düşünmüyorlar. Suçu dışarı çıkan ve başını/ bacağını/ göğsünü açan kadına atıyorlar.

KORUMA KALKANI

Böyle bir toplumda yaşamak ne kadar zor değil mi? İşte bu nedenle anne-babalarımız bizi gözetim altında tutmak için çabalarlar. Biraz zorladığımızda bize güvendiklerini, bizim aklı başında çocuklar olduğumuzu, iyiyi kötüyü ayırt edebileceğimizi bildiklerini ama başkalarına güvenemediklerini dile getirirler. Ayrıca başkaları kötü niyetli olduğu için anlamazlar bizim başka amaçlar için sokağa çıktığımızı, yalnız yaşamak isteyeceğimizi. Onların da aklına bizim sadece "cinsel özgürlük" arzusu içinde olduğumuz gelir.
Yazarken bile insanın içi daralıyor ama böyle ne yazık ki! Bu yüzden çocuklarımız, gençlerimiz acayip bir korunma kalkanı ile dolaşıyorlar. Ya baskılar, yasaklar, kısıtlamalar veya aile gözetimiyle karşılaşıyorlar ya da tam bir başıboşluk içinde. Kimilerinin ailesi de ya çok saf ya da başka bir dünyada yaşıyorcasına çocuklarını denetimsiz bırakıyor. İkisinin arası yok bizim ülkede. Hep ya siyahız ya beyaz, grilerle yaşamayı öğrenemedik gitti.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.