Atayı anmak ve anlamak

Sevgili Hıncal Uluç yılın belli aylarında hep aynı yazıları yayınlar. Söylenecek şeyler aynı olunca yeni cümlelere gerek kalmıyor. Ben de 10 Kasım'ı geçen yıl ki yazımla anmak istiyorum..
Klişe gelebilir ama Atamızı her yıl daha çok anlamıyor muyuz? Onu anıyoruz ama her yıl daha önce bilmediğimiz bir yönünü daha bilerek anıyoruz. Yaşadığımız olaylar, onun ne kadar büyük bir lider olduğunu görmemize neden oluyor. O, bizim için bir şansmış, bir armağan, bir mucize.
Bunu, bu topraklarda yaşayan herkesin bir gün anlayacağını umarak Atamızı, onun görüşleri ile anmak istiyorum.
* Çoğu ailede öteden beri çok kötü bir alışkanlık var. Çocuklarını söyletmez ve dinlemezler. Zavallılar lafa karışınca 'Sen büyüklerin konuşmasına karışma' der sustururlar. Ne kadar yanlış ne kadar zararlı bir hareket.
* Tam tersine çocukları serbestçe konuşmaya, düşündüklerini, duyduklarını olduğu gibi ifade etmeye teşvik etmek gerekir. Böylece hem hatalarını düzeltmeye imkan bulunur hem de ileride yalancı ve riyakar olmalarının önüne geçilmiş olunur.
* Kısacası çocuklarımızı arık düşüncelerini hiç çekinmeden açıkça ifade etmeye, içten inandıklarını savunmaya, buna karşılık da başkalarının düşüncelerine saygı beslemeye alıştırmalıyız.
KADIN VE ERKEK
* Toplum kadın ve erkek iki cins insandan oluşur. Mümkün müdür ki, yığının bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kitlenin bütünlüğünü ilerleyebilsin; mümkün müdür ki bir cismin yarısı toprağa bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin.
* Şüphe yoktur ki ilerleme adımları kadın ve erkek iki cins tarafından beraberce atılmalı, yükselme ve ilerlemede birlikte yol alınmalıdır. Böyle olursa inkılaplar başarı ile sonuçlanır. Bir toplum cinsinden yalnız birinin yenilenmesi ile yetinilirse; o toplum yarıdan fazla kuvvetsizlik içinde kalır.
* Bizim toplumumuzda başarı gösteremememizin nedeni kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ilgisizlik ve kusurdan doğmaktadır. İnsanlar dünyaya alınlarında yazılı olduğu kadar yaşamak için gelmişlerdir. Yaşamak demek faaliyet demektir. Bu sebeple bir toplumun bir organı faaliyette bulunurken, diğer organı işlemez ise o toplum felç olmuştur. Bundan ötürü bizim toplumumuzda ilim ve teknik gerekli ve bunları aynı derecede hem erkek-, hem kadınlarımızın edinmeleri lazımdır.
KADINLARIN EĞİTİMİ
* Ülkenin yarısı kadındır. Diğer yarısı da onların doğurduğu ve yetiştirdiği erkek evlatlardır. İlk terbiye verilen yer ana kucağıdır.
* Biz bu ülkeyi gençlere bırakacağız. O gençlerin kızını da erkeğini de bu analar yetiştirecektir. Bu sebeple kadınlarımız erkeklerden daha verimli, olgun ve bilgili olmaya mecburdur. Eğitimin baş amacı; kadınları her bakımdan iyi yetiştirmek suretiyle ülkeyi zinde ve güçlü yapmaktır.
* Kadınlarda terbiyeli çocuklar yetiştirecek iktidar göremiyorsak, çocukları eğitmeye çalışacağımıza kadınları eğitmeliyiz. Erkekleri eğitmek, gölge verecek bir ağaç dikmekse; kadınları eğitmek hem gölge hem yemiş verecek bir ağaç dikmektir.
* Kadınları eğitmeksizin yalnız erkekleri eğiten bir millet; kumun üzerine bir köprü kuran ve yağmur yağdıkça o köprünün yıkıldığını görüp yeniden tesise mecbur kalan bir adama benzer.