Seda Kaya Güler

Sahip değil dahil olmak

Hafta sonu okuduğum röportajlardan birinde çok hoşuma giden bir evlilik tanımı vardı. Bugün hem bunu paylaşmak hem de bu konuyu açmak istiyorum. Bizde genellikle çiftler birbirleri üzerinde hak iddia ederler. Eşleri kendilerinin malı, oyuncağı, kuklasıdır sanki. Kendileri de sahipleri. Her şeyine ipotek koyarlar. Kendi istedikleri gibi hareket etmesini isterler. Kocalar da yapar bunu, karılar da. Koca karısının sokağa çıkmasına, giyimine, arkadaş seçimlerine kadar her şeyine karışma hakkını kendinde görür. Kadınların erkekler kadar yaptırımları olmasa da onlar da aynı şekilde davranır. Artık kocaları onların olduğu için, arkadaşlarıyla buluşmasına, ailesiyle görüşmesine sınır koymaya çalışırlar.
Karşı tarafın bir birey olduğu, onun da istekleri olacağı akla getirilmez. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ve eşi Birgül bu çiftlerden değiller. Birbirlerini çocukluktan itibaren tanıyan ve 23 yıldır evli olan çiftin ikisi de avukat. İşyerleri de ortak.

MUTLULULĞUN SIRRI

Birbirlerinin apayrı bireyler olduğunu unutmadan evliliklerini sürdürdüklerinin altını çizen Metin Bey şunları söylüyor:
"Çocukluklarını birlikte geçiren çiftler, birbirleri üzerinde hak iddia eder ve birbirlerini sahiplenirler. Türkiye'de evliliklerinin çoğunda böyle bir sorun var. Karısının ve kocasının sahibi hissediyor kendini. Bu da bireyin kişiliğini yok eden bir şey."
Denize karşı oturan bir yabancı çiften biri dalıp gittiğinde, diğerinin "ne düşünüyorsun?" diye sormayacağını, çünkü onun özel alanına saygı göstereceğini belirterek şöyle devam ediyor: "Türkler ise 'Ne düşünüyorsun?', 'Kimi düşünüyorsun?', 'Kesin senin aklında biri var!' deyip, o güzel manzaradan kavgayla kalkar."
Ve konuyu bağlayan cümle: "Biz Birgül'le birbirimizin hayatına saygı gösteriyoruz. Ve Birgül, fazlasıyla kendi ayakları üzerinde durabilen bir insan. Gurur duyuyorum karımla."
SAYGININ ANLAMI
Ben ve kocam da öyle. Biz de 33 yıldır evliyiz ve birbirimizin hayatına saygı gösteriyoruz. Hobilerine, fikirlerine, kararlarına karışmıyoruz. Birlikte vakit geçirmeye önem veriyoruz ama ben arkadaşlarımla o da arkadaşlarıyla eğlenmeye gidebiliyor ve bunu normal karşılıyoruz.
Ben bir filme gitmek istiyorsam ve o gelmiyorsa, kolundan çekip zorla götürmüyorum. Veya o gelmedi diye gitmemezlik yapmıyorum. Ya yalnız gidiyorum ya da bir arkadaşımla. O da "Ben gelmiyorsam sen de gidemezsin!" demiyor. Birbirimize sahip olmayı değil bir ilişkiye dahil olmayı seçiyoruz. Dahillik; biz bir yaşam duruşunda ortağız, biz bir elmanın iki yarısı değil bir sepetteki iki elmayız ama aynı sepetteyiz, demek. Aynı yere bakıyor, hayat olgularını beraber yaşıyoruz ama bireysel tepkilerimiz var. Her zaman aynı tepkileri vermemiz mümkün değil, zorunda da değiliz, birbirimizin tepkilerine saygı göstermek zorundayız, demek. Sağlıklı bir ilişkinin temelinde de bu yatıyor. Gerçek saygı onun bir birey olduğunu kabul etmek.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.