Alkışlayalım mı, He?

Ülke futbolu entrika içinde! Fiiiuuvv, hem de ne entrika! Eğer hedefsen, formadan çekiştirmeler! Çaktırmadan omuz atmalar!
Hal böyleyken, zaman zaman rakiplerinin çelme atma isteklerine karşın, göğsünü doksan derece öne çıkararak, o 'final' şeridini kucaklamış, hatta hatıra olması kaydıyla aldığı şampiyonluk kupasının, tam beline dola dola dolamıştır Beşiktaş...
Yani bir yakıştırma yaparsam; Genel Müdür yardımcılığından, Genel Müdürlüğe... Genel Başkan Yardımcılığından, Genel Başkanlığa... Korgenerallikten, Orgeneralliğe yükselmiştir, bana göre siyah- beyazlılar...
Durum böyleyken, şu Torku karşılaşmasında 'Kim ortalamış?', 'Kim, kafayı vurmuş?', 'kim, şahane pas vermiş?', Ve de 'Kim galip gelmiş?' gibisinden laf kalabalığına girerek ne okuyucuyu, ne de kendimi yormak istemiyorum, istemem de... Sözde adam, 'Şam-pi-yon!' dur bilader...
Sağ tarafımla karşılaşmayı izlerken sol tarafım, hafta içi Başkan Fikret Orman ile şampiyon futbolcuların açıklamalarında idi... Spor programlarında ki kutlamalar... Futbolcuların, takımdaşlarını övmeleri... Teknik direktörlerini, yere-göğe sığdıramamaları...
Başkanın, üstü kapalı karşılaştığı dış güçlere ilişkin imalı sataşmalarını, kimlere yönelttiğini, ben çok iyi anladım.
Anafikir, gündem gol kralı Gomez... Kalıp kalmayacağına ilişkin, her yorumcunun sorduğu soruydu ki, Şampiyonlar Ligi oynayacak Beşiktaş için gerçekten önemliydi... Hem kendi ağzından, hem de Fikret Orman'ın söylemlerinden sağlıklı bir yanıt alamadık. Neyse... Bu ara, Sosa'dan gelen gol... Hemen iki dakikada, Traore ile Holmen'in ikilemesi, ne umrumda! Ruhum, Beşiktaş'ın bu mükemmel kadrosunu bozmadan, nasıl Avrupa'da sesimizi duyurur olmasında.. Oradan oraya, televizyonlara koşuşturmalar... Uzatılan her mikrofonlara konuşmalar... Yemek davetleri....
Oyun alanından fazla yormuştur bu çocukları be! Kırmızılısı, lacivertlisi... Mağlubiyetine rağmen hep beraber, alkışlayalım mı? He?