Başkan, bi silkelense (!)

Türk futbolunun 'temel' meselesi, bir çoğu Anadolu'nun bağrından kopup gelen yeteneklerin, üniversite düzeyinde eğitim alamaması! İkinci 'temel' sorunsa, bu çocukların dillerinden anlamayan zengin ve egoları yüksek idareciler(!) Meseleyi örneklersem; yönetici konumuna giren Aziz Yıldırım olur, Gökhan Gönül ile Caner Erkin de futbolcu sınıfına girerler.

Her ikisi ülkenin en iyi bekiyken... Fenerbahçe'nin diğer mevkilerde tedaviye ihtiyacı varken... Onların yerine tercih transferlerin (İsmail Köybaşı gibi!) takım kadrosunda yer almamasını, kimin işbilmezliğine vermemiz gerekiyor? Tamam, henüz sezonun başı ama, üçüncü karşılaşmasına 'bir!' puanla başlayan Fenerbahçe'nin, yanlış teknik adam tercihi midir, ligin ortalarına doğru göreceğiz.
Mehmet Topal ve Kjaer'in eksikliği, dakikalar ilerledikçe gözüme batarken, Alper ile Ozan, hücumculara bir türlü servis sağlayamadılar.
Bu ara, Gökhan'ın yerine düşünülen ve Şener varken Weil'ın orta alanı bile geçememesi, hayli düşündürücü(!) Salt sorun orada değil tabii... Orta alandan ve sağdan- soldan Sow'a sağlıklı paslar üretilmeyince, tıkandı Fener! Çok disiplinli bir asker nizamında, haddini bilerek ve basit oynayan Bursalılar, aldılar sazı ellerine... Kaptan Batalla'nın kafasıyla, geçtiler öne... Hoş, Advocaat'ın takım tertibindeki yanlışları! Geriye düştükten sonra Van Persie'yi oyuna alma çabası ve son çırpınışlarını attım bir kenara... Bursalı Kaleci Harun başta, Batalla ile Genç Kubilay'ın, Fenerbahçe'ye ne ızdırap verdiklerini yazmalıyım.

Sivok gibi bir profesyonelin, her hava topunda kanatlandığını, uçanakaçana izin vermediğini, Volkan'ın şutunu inanılmaz bir biçimde içeriden çıkaran Aziz'e yer verelim ki, hak geçmesin.

Şu sonucun, başta Aziz Bey olmak üzere milyonlarca sevenini ne kadar üzdüğünün, bire bir gözlemcisiyim. Demek oluyor ki kılavuzlar, sahtekarların en önde bayrak tutanı(!) Silkelenmelisin Sayın Başkan! Bu işin sonu kötü (!)