Demirel'i dinlerken

Kemal Kılıçdaroğlu'nun son dönemde verdiği en doğru kararlardan biri Bülent Ecevit'i anma toplantısına Demirel'i davet etmesi oldu. Bu sayede öğrendik ki, Ecevit'in 70'li yıllarda estirdiği değişim rüzgarı tüm ülkeyi olduğu gibi, dönemin merkez sağdaki en büyük partisi AP'yi de derinden etkilemiş. Demirel'in şu sözlerine dikkat: "Merhum Ecevit yollara çıkıp, kasketi giyip, mavi gömlekle, güvercinle, seçim otobüsü ile dolaşmaya başlayınca Türk siyasetine yepyeni bir şey getirdi. Biz de ona uymak zorunda kaldık." Siyasette rakibinizi taklit eder duruma düştüğünüz an zemin altınızdan kaymaya başlamış demektir. Nitekim o dönemde de bu altın kural işliyor ve Demirel koltuğu Ecevit'e bırakmak zorunda kalıyor. Değişim sihirli bir sözcük. Toplum asla kayıtsız kalamıyor bu sözcüğe ve onun vaat ettiklerine. Bugün "Taş çatlasa yüzde 35 oy alamaz" denilen CHP'yi, o yıllarda yüzde 42'lere zıplatan da Ecevit'in topluma verdiği değişim mesajıydı. Ecevit miting meydanlarında en büyük siyasi hasmı Demirel'i ve partisini çağın ve toplumun gerisinde kalmakla eleştiriyordu. Bugün bu eleştiriyi kimin, hangi parti için yaptığını hatırlatmama gerek yok sanırım? CHP yönetimi partinin üzerine yıllardır yapışmış olan 'statükocu' etiketini bir türlü söküp atamıyor. Türk insanın gözünde AK Parti değişimi, CHP ise statükoyu temsil ediyor. Ecevit'in kıymetini yaşarken bilmeyen CHP'nin Demirel'i dinlemesi iyi hoşta, bu algıyı değiştirmeden iktidar olma şansı hiç yok. Tabii böyle bir niyetleri var mı, o da ayrı konu.
Tanrıkulu'nun hatırlatması
Geçtiğimiz hafta iptal edilen 29 Ekim törenleriyle ilgili DSP eski Milletvekili Süleyman Yağız'ın "Gerçekçi olalım Marmara depreminden sonra biz de iptal etmiştik" diye başlayan açıklamasına yer vermiştim bu köşede. Yağız, 17 Ağustos 1999 depreminden sonra Ecevit'in başbakanlığındaki koalisyon hükümetinin de 30 Ağustos ve 29 Ekim törenlerini iptal ettiğini hatırlatıyordu. O dönem kabinede Sanayi Bakanı olarak görev yapan MHP İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu aradı. Yağız'ın verdiği bilginin doğru olduğunu kabul eden Tanrıkulu, "Ancak bizim aldığımız kararın gerekçesi çok farklıydı. Marmara depreminin etkilediği coğrafyanın büyüklüğü ve yaşanan kayıplar Van depremi ile kıyaslanamaz. Ordumuzun neredeyse yarısı enkaz kaldırma çalışmalarında görevli olduğu için o yıl törenler iptal edildi" hatırlatmasında bulundu. Takdir sizin.
Teşvik sistemi iki kenti nasıl ayırdı?
Ege iş dünyasının gözü kulağı şu sıralar Ankara'da. Büyük tartışmalar yaratan bölgesel teşvik sistemi nihayet değişiyor. Kulislere yansıyan bilgilere göre hükümet yeni teşvik sistemini yılbaşında açıklayacak. 2009 yılında yapılan son teşvik listesi illerin gelişmişlik oranlarına göre şekillenmişti. O listede İzmir 1, Manisa ise 3. bölgede yer alıyor. İki kentin arası sadece 36 kilometre. Ege'ye yatırım yapmak isteyen bir yatırımcı için her zaman ilk tercih olan İzmir, bu sistem nedeniyle 2 yıldır yatırımcıları Manisa'ya kaptırıyor. CHP Milletvekili Mehmet Ali Susam, İzmir iş dünyasının teşvik isyanını bayram öncesinde TBMM gündemine taşıdı. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün'ün yanıtlaması istemiyle soru önergesi veren Susam, zaten birbirine yakın olan iki kent arasındaki mesafenin Sabunceli Tüneli açıldığında daha da kısalacağını ve İzmir'in hiç yatırım alamayacağını savunuyor. Bakan Ergün'e "Bu adaletsizliğin giderilmesi için ne yapılması planlanıyor" diyen Susam'ın sorusuna gelecek yanıt önemli. Yeni sistemde bu adaletsizlik giderilmezse İzmir ile Manisa iş dünyası arasında esen soğuk rüzgarlar daha da sertleşecektir.
DUVAR
Hayatta hiç hata yapmamış birisi zaten hiçbir işe başlamamış demektir.
Henry Ford