Kabine revizyonu Haziran'a kaldı

AK Parti'nin artık gelenekselleşen Kızılcahamam kampına kısa bir süre kala kabinede revizyon söylentileri yeniden alevlendi. Ankara kulislerinin olmazsa olmazlarından olan bu dedikodular genellikle fos çıkar. Başbakan Erdoğan'ın 2-3-4 Kasım'daki kampın ardından 5-6 bakanı görevden almasını, bazı bakanların yerlerini değiştirmesini bekleyenler sanırım bir kez daha hayal kırıklığına uğrayacak. Erdoğan, 2011 seçimlerinden hemen sonra kabine değişikliği için 2 yıl sonrasını işaret etmişti. Türkiye'nin mevcut siyasi atmosferi ve uluslararası konjonktür de bir kabine değişikliğine pek müsait görünmüyor. O nedenle Haziran ayına kadar kabinede bir değişiklik olacağını sanmıyorum. Aralarında Binali Yıldırım'ın da olduğu 3 döneme takılan ve büyükşehirlerden aday yapılması beklenen bazı bakanların bugünden kabine dışı kalması bence düşük bir ihtimal. AK Parti kulislerinden edindiğim izlenim de bu yönde. Gelelim kampta neler konuşulacağına. Kamp AK Parti'nin iktidara gelişinin 10. yıldönümünde toplanıyor. Sırf bu nedenle dahi özel öneme sahip kampta, partinin yeni vizyonu ve Suriye meselesi öncelikli gündem maddesi olacak. Ekonomideki gelişmeler ve yaklaşan yerel seçimler de kampta ele alınması muhtemel meseleler olacak. Kabine revizyonu tehlikesi ortadan kalktığı için rahatlamış olarak Kızılcahamam'a gelecek bakanlar, milletvekillerinin talep, şikayet ve önerileri dinlerken hayli terleyecek. Çünkü bakanlarla vekillerin buluşması Başbakan Erdoğan'ın moderatörlüğünde gerçekleşecek. Başbakan'ın önünde MYK ve MKYK üyeleri, il ve belediye başkanları ile milletvekillerinden gelen onca soruya tam ve eksiksiz cevap vermek kolay bir iş olmasa gerek.
Erdoğan Bodrum'u niye örnek gösterdi?
Ankara'da şu sıralar gündemi meşgul eden konulardan biri de Büyükşehir Yasa Tasarısı. 13 ili büyükşehir kapsamına alan tasarıya muhalefet karşı. Hem CHP hem de MHP tasarının Türkiye'yi federasyona götürecek bir yolun başlangıcı olduğu iddiasında. Dün partisinin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuşan Başbakan Erdoğan'ın gündeminde de bu konu vardı. Tasarıya yönelik eleştiriler canını sıkmış olacak ki muhalefete verdi veriştirdi. Teşkilatına tasarıyı anlatırken Muğla ve Bodrum'u örnek gösterdi. CHP'li Muğla Belediyesi'nin büyükşehir olduktan sonra sadece merkeze değil Bodrum ve Fethiye gibi uzak ilçelere de hizmet vermeye başlayacağını, kentin tamamında imar bütünlüğünü sağlayacak nazım imar planlarını yapma yetkisine kavuşacağını hatırlattı. Sahillerdeki küçük belde belediyelerinin kapanmaması için kendisinden ricada bulunan bazı il başkanlarına ise kapıyı tamamen kapattı. Bu belediyelere küçük bir araç hediye eden ya da yardım adı altında bağış yapan herkesin istediği yere istediği binayı diktiğini anlatırken adeta Bodrum'u işaret etti. Malum Bodrum Yarımadası'nda 11 ayrı belediye var. Yarımadanın çirkin ve plansız binalarla kuşatılmamış tek bir dağ başı dahi kalmadı. Belediye hizmetlerinden kimse memnun değil. Sadece Bodrum mu? Bu ülkenin ne kadar cennet köşesi varsa hepsi geçmişte imar cinayetlerine ve plansız yapılaşmaya kurban edilmiş durumda. Yeni tasarının eksiklikleri olabilir, zaten kimse dört dörtlük olduğunu iddia etmiyor. Ancak eskisinin de öyle canla başla savunulacak bir yanı olmadığı açık.
CHP'de bölgecilik olmaz
Salı günü CHP Milletvekili Malik Ejder Özdemir'in partisinin idare amiri seçildiği oylamayla ilgili bir yazı kaleme almıştık. Sabah erken saatlerde Malik Ejder Özdemir aradı ve kendisine haksızlık yaptığımı söyledi. Ben aslında o yazıda farklı bir noktaya işaret etmek istemiştim ama görüyorum ki yanlış anlaşılmışım. Özdemir, sadece belli bir bölgeye mensup milletvekillerinin değil CHP grubunun yüzde 60'ının desteğiyle seçildiğini, İzmir, Antalya, Karadeniz Bölgesi ve Doğu kökenli milletvekillerinden de oy aldığını anlattı. Kendisi iki dönemdir vekillik yapıyor ve CHP'nin tecrübeli isimlerinden. İnsan Hakları Komisyonu'nda başarılı çalışmalara imza attı. Partide birikimi ve geçmişi itibariyle idare amirliğini hak eden isimlerin başında geliyor. Telefon görüşmemizde CHP'de bölgecilik diye özetlenebilecek bir gruplaşmanın olmadığını, aldığı 73 oyun bunun bir göstergesi olduğunu belirtti. Yorum sizin.
Doğum günü kardeşliği
Hatırlayacaksınız geçtiğimiz hafta CHP'li Rahmi Aşkın Türeli ile AK Partili Aydın Şengül arasında bir kentsel dönüşüm polemiği yaşanmıştı. Basın üzerinden hayli sert açıklamalarla birbirine yüklenen iki vekil meğer aynı gün dünyaya gelmiş. CHP'li Türeli 15 Ekim 1963, AK Partili Şengül ise 15 Ekim 1968 doğumlu. Pek göstermiyorlar ama biri 49, diğeri 42 yaşına girdi. O polemiğin ardından birbirlerini arayıp doğum günlerini kutladıklarını hiç sanmıyorum. Ben bu bilgiyi paylaşayım belki seneye böyle bir dostluğun temellerinin atılmasına vesile oluruz. Kim bilir...
Vekiller, bağımlılığa karşı
Prof. Dr. Hamit Hancı, Ankara'da yaşayan İzmirli bir bilim adamı. Tanıyanlar bilir, 10 parmağında 10 marifet, 10 numara bir insandır kendisi. Geçtiğimiz hafta 6 milletvekilini bir araya getirip bir panel düzenledi. "Alkol, Tütün ve Madde Bağımlılığı Ülke Politikası" konulu panelde, sadece Türkiye'nin değil dünyanın en önemli sorunlarından biri masaya yatırıldı. Panele katılan vekiller arasında her ikisi de tıp doktoru olan Muzaffer Yurttaş ve Nurettin Demir de vardı. Basında hak ettiği ilgiyi göremedi ama o gün doktor vekiller bağımlılık konusunda çok çarpıcı tespit ve çözüm önerilerinde bulundu. Hamit Hoca muhakkak panelin tutanaklarını Sağlık Bakanlığı'na gönderecektir. Keşke bu panele sigara ile savaş konusunda takdir edilecek bir mücadele veren Sağlık Bakanı Recep Akdağ da katılsaydı. CHP'li Demir, alkol ve sigara satışından alınan verginin gençlerin bağımlılıktan kurtarılması için harcanmasını önerdi. Bakanlığın bu öneriye dikkate alacağını umut ediyorum. Çünkü sigara ve alkol kullanımı Batı Avrupa ülkelerinde azalırken bizde sürekli artıyor. Gençlerimizin uyuşturucuya başlama yaşı ise giderek düşüyor.