CHP'de Alman ekolü iş başında

Ana muhalefet CHP'nin yeni parti yönetimindeki isimlerinin CV'si çok parlak...
Hepsi okumuş çocuklar...
Kılıçdaroğlu'nun Gürsel Tekin'i MYK'ya almayı unutmaması isabet olmuş.
Yoksa adında 'halk' kelimesi geçen partinin yönetiminde halka dokunacak bir tane adam olmayacakmış.
MYK üyeleri arasında hayatının bir döneminde yolu Almanya-İngiltere-ABD'den geçmeyen neredeyse yok.
Burhan Şenatalar, Alman; Enis Berberoğlu, Avusturya lisesini bitirmiş.
Ercan Karakaş ise üniversite eğitimini Almanya'da tamamlamış...
Sencar Ayata, Amerikan lisesi mezunu.
MYK'nın değişmezi Faik Öztrak ise Saint Joseph'li...
ABD eski Dışişleri Bakanı Hilary Clinton'un Türkiye'den tanıdığı tek isim Şafak Pavey'in yolu ise İngiltere'den geçmiş.
Kılıçdaroğlu, MYK'yı oluştururken Fransız ekolünü de unutmamış...
Haluk Koç da Galatasaray mezunu...
Yani 'CHP yönetiminde dış politikayla ilgili kimse yok' diyenler yanılıyor.
CHP bu dönemde galiba en çok Almanya ile ilişkilere önem verecek.
MYK'nın neredeyse yarısı Alman ekolünden.
Almanya'da büyük yatırımları olan Doğan Grubu'nun amiral gemisi Hürriyet'in eski Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu'nun hemen MYK'ya alınması dikkat çekici.
İngiltere ve ABD ile ilişkileri Şafak Pavey - Sencer Ayata - Sezgin Tanrıkulu üçlüsü yürütecek gibi görünüyor.
MYK'nın yenilerinden Selin Sayek Böke'yi de unutmamak lazım.
Uluslararası arenada tanınan bir ekonomist.
Böke'nin özellikle Türkiye'deki gayrimüslümlerle CHP arasındaki bağı kuvvetlendireceği de söylenebilir.
Sözün özü; CHP'nin bu yeni MYK'sı dışarıda iş yapar...
Ama küçük bir handikapları var...
Seçimlerde oy kullananların yüzde 99.9'u Türkiye'de yaşıyor...
O sorunu da hallederlerse 2015 seçimlerinde CHP'yi kimse tutamaz...
MYK'da İZMİR oyunları
Kılıçdaroğlu, MYK'da İstanbul'dan Karadeniz'e, Güneydoğu'dan Akdeniz'e hemen her yerden isimlere birer koltuk verdi.
Ne hikmetse Ege'yi unuttu...
O Ege ki; CHP'nin Türkiye genelinde bayrak gösterdiği neredeyse tek bölge...
MYK'nın tek Egelisi diye yazılan Bülent Tezcan'ın nüfus kağıdında bile Samsun yazıyor...
Ya İzmir'e yapılan haksızlığa ne demeli?
Aytun Çıray'ın 4 ay süren görevini de saymazsak 2 yıldır CHP'nin en üst karar organında İzmir'den kimse yok.
Yüzde 50'nin üzerinde oy aldığın kente bu kadar duyarsız kalmak niye!
Kılıçdaroğlu ve ekibi İzmirlinin oyunu 'çantada keklik' görüyor...
Ha bir de meşhur dengeleri gözetme hikayesi var...
Arkadaş ne dengeymiş bu!
Aytun Çıray ya da Mehmet Ali Susam'ı MYK'ya alırsa Aziz Kocaoğlu bozuluyor...
Alaattin Yüksel'i almasına Kocaoğlu muhalifleri isyan ediyor...
Bu arkadaşların neyi paylaşamadığını bilen varsa anlatsın...
İşin aslı şu...
Beylerin yüksek menfaatleri izin vermediği için MYK'da İzmir yok...
Kocaoğlu'nun genel merkeze ilettiği 'Başımda kimseyi istemem' mesajı yerini bulmuş.
Kılıçdaroğlu da Alaattin Yüksel'i istemediği için olan Mehmet Ali Susam ve Aytun Çıray'a olmuş...
Tamam bu oyunun adı siyaset...
Özünde bir paylaşım ve 'direksiyonda kim olacak' savaşı...
Ama nedir bu Kılıçdaroğlu'nun İzmirle ilgili meselelerde hep Kocaoğlu'ndan yana tavır alan halleri?
Ya da soruyu değiştirerek soralım...
Bilmediğimiz bir şey mi var...