Evet, başlığımızı attık. Şimdi ilk maddeden başlıyoruz:
TUTUM: Çalışanın takındığı tutum, olaylara yaklaşım biçimi bir işveren için hayati önem taşır. Nedir bunlar:
- Yapabilirim,
- Gerektiğinde risk alabilirim,
- Kendi hatalarımı açık yüreklilikle tespit edip bunları düzeltme yoluna giderim,
- Eğitim almaktan ve kendimi geliştirmekten geri durmam.
Bütün bu tutumlara sahipseniz içiniz rahat olsun. Akıllı patronlar olumlu tutumlara sahip çalışanları tercih eder ve onlara yatırım yapar. Çekingen, risk almaktan korkan veya her şeyi bildiğini sanan bir tutum içinde olan çalışanlar için yapabilecek birşey yoktur.
BÜTÜNÜ GÖRMEK: Kimi insanlar sadece kendilerine delege edilen işler üzerine yoğunlaşır. Şirketin bütününde neler olduğunu görmez. Kendi yarattıkları kürenin içinde kalırlar. Oysa sadece bir kısmından sorumlu bile olsa iş sürecinin tamamı için kafa yoran bölümler arası uyumu ve sinerjiyi artırmak için çabalayan "şirket" değil "benim şirketim" tutumunu ortaya koyabilen her zaman pirim yapar. Yaratacağınız pozitif enerji dalgaları en zor patronların bile dikkatinden kaçmaz.
Ortaçağ döneminde Fransa'da büyük bir katedral inşaa ediliyormuş. Taş ustasının biri de güneş altında deli gibi çalışıyor. Yoldan geçen birisi adamcağıza acımış, "Sen ne yapıyorsun burada?" diye sormuş. Adam yolcuya dönüp "Görmüyor musun Fransa'nın en büyük katedralini inşaa ediyorum" demiş.
Bir işe dört elle sarılırsanız o işin sahibi olursunuz.
ÖNYARGISIZLIK: Yeni fikir veya öneriler ortaya çıktığında hemen peşin hükümlü olma. Patronun Akdeniz Bölgesi'nde satış ağı kurmak istediğini ifade ettiğinde, vazifeliymiş gibi hemen atılıp "Ancak yeteri kadar elemanımız yok. Nasıl olacak? Ayrıca orada filanca şirketle rekabet edebilecek miyiz? Bu bölgedeki etkenliğimizi artırsak daha iyi değil mi?...." gibi incileri ortaya serme. "Hiçkimse patronun çıkarlarını ondan daha iyi düşünemez." Büyük ihtimalle o zaten işin tehlike ve risklerini düşünmüştür, bırak bütün projeyi açıkça ortaya koysun. Olumluya odaklan.
GEÇİMLİ OLMAK: Hiçbir patron işyeri huzur ve barışını tehdit edecek kişilerle çalışmak istemez. İş arkadaşlarınızla geçinebiliyor olmak çok büyük bir meziyettir. Türkiye'deki işten ayrılmaların neredeyse yüzde 80'inin iş arkadaşlarıyla geçimsizlik yüzünden olduğunu biliyor muydunuz?
Türkçemizde güzel bir söz var, derler ki "Kişi kendinden bilir işi". Psikologlar kendi hata veya günahlarımızı başkalarının davranışlarında aradığımızı söylüyor. İş arkadaşlarınıza karşı önyargısız olun, dedikodu yapmayın ve mümkün oldukça onlar hakkında olumsuz konuşmayın.
Son olarak her şirket bir takımdır aslında ve çalışanlar o takımın formasını giymek zorundadır. Bu yüzden formanızı gururla mutlulukla taşımaya bakın.
İyilikle kalın...