• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
ŞENER MUTER

Ana dilde yabancılaşma

sener.muter@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 14.03.2010, 00:00
İletişim, kısaca tanımlamak gerekirse, insanlara ulaşabilme sanatıdır. Duygu ve düşünceler söz ve yazıyla dile getirilerek belirginleşiyor. Yazılı ve sözlü iletişimde kullandığımız dil yaptığımız işlerde ve özel yaşamımızda etkili bir rol oynuyor. Ana dilimize sahip çıkarsak, konuşma ve yazma kurallarına ilgi duyarsak ancak o zaman kendimizi daha etkili bir biçimde ifade edebiliyoruz.
Bilimde, teknolojide ve sosyal yaşamda hızlı gelişmeler sonucu yeni sözcükler ve yeni kavramlar ortaya çıkıyor. Yeni teknoloji ve yeni ürün geliştiren ülkelerin kendi dillerinde ürettikleri yeni sözcükler ve kavramlar tüm dünyaya yayılıyor. Öyle sözcükler var ki, neredeyse uluslararası sözcük olma durumunda. Hemen hemen tüm ülkeler de o sözcükleri orijinal haliyle kullanıyor. Bilgi ve iletişim çağında dilleri ülke sınırları içine kapatmak söz konusu değil. Bu nedenle dil ve düşünce ufuklarını geniş tutmak gerekiyor.

YABANCILAŞMA SÜRECİ
Türkçe tam anlamıyla arı bir dil değil. Ana dilimiz yıllardır yabancı kültürlerin ve yabancı dillerin etkisi altında bulunuyor. Ana dilimizde Arapça, Farsça, İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Rumca kökenli çok sözcük var. Ana dilimize giren yabancı sözcük oranı yüzde 60'lara yaklaşıyor. Ana dilimizde yaşanan bu yabancılaşma süreci bugün de devam ediyor. Bu yabancılaşma süreci ister istemez kültürümüzde de yabancılaşmaya neden oluyor. Anlamını iyi bilmediğimiz sözcükleri kullanmamalıyız. Ortak varlığımız olan ana dilimize sahip çıkmalıyız.
Yazılı ve sözlü iletişimde başarılı olabilmek için amaca en uygun sözcüklerin seçimi ve dil bilgisi kurallarına uyum gerekiyor. Sözcüklerin gücü yalın, anlaşılabilir ve akıcı olmalarına bağlı bulunuyor. Akıcı bir yazı için düşüncelerin açık ve duru bir dille anlatılması gerekiyor. Açık ve duru bir dil için özellikle düşüncelerin daha az sözcükle açıklanması gerekiyor. Yabancı kökenli sözcükler çoğu zaman anlamı tam olarak bilinmeden kullanılıyor. Öte yandan argo ve yabancı kökenli sözcüklerin kullanımının giderek artması dilimizin anlaşılabilirliğini azaltıyor. Hiç kimse ana dilimizi yanlış kullanma özgürlüğüne sahip değil.

DİLE SAHİP ÇIKMALIYIZ
Bir dili etkili kullanmanın ilk koşulu o dilin kolayca anlaşılabilir olmasını sağlamaktır. Bunun için cümlelerin kısa olmasında, sade ve yalın bir dil kullanılmasında yarar var. Yazarken ve konuşurken en çok yanlış yabancı kökenli sözcüklerde ve uzun cümlelerde yapılıyor. Bir önemli konu da kullanılan dilin bir siyasi görüş ya da bir inanışın simgesi haline gelmemesine özen gösterilmesidir. Dil eğitimi aynı zamanda beden dili ve davranış eğitimidir. Bu yaşam boyu sürecek bir eğitimdir. Aynı zamanda bilgi, emek ve çok pratik yapmayı gerektirir.
Günlük yaşamımızda anlamını tam olarak bilemeden kullandığımız çok sözcük var. Amaç tüm yabancı sözcükleri dilimizden çıkarıp atmak değil. Öncelikle Türkçe karşılığı varsa yabancı kökenli sözcükleri kullanıp ana dilimizi anlaşılması zor bir duruma sokmamalıyız. Ana dile özen göstermeyen ve dil bilgisi kurallarına uyum sağlamayan yazıların ve konuşmaların izlenebilirliği azalıyor. Dilimizdeki yabancılaşmayı önlemek ve dilimize sahip çıkmak için Türk Dil Kurumu Sözlüğü'nden ve Yazım Kılavuzu'ndan yararlanmalıyız.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI