Alaçatı Tenis Kulübü için hazırlanan logonun iyi bir başlangıç olacağını sanıyorum. İki güzel sporu bir arada görmek inanın çok hoşuma gitti: Akıllıca bir birleştirme. Sörf zaten Alaçatı'nın simgesi, bir de buna tenisin tüm güzellikleri eklenirse kim tutar Alaçatı'yı bundan sonra... İhaleyi kazanan gençlerin, gençlik hırs ve heyecanlarını çok iyi anlıyorum. Her ne kadar uzun vade için düşlediklerimizle örtüşmüyorsa da, bana ters gelse de bir şeylere başlanmış olması yine de güzel. Gençler hem girişken, hem de becerikliler maşallah: dün bir, bu gün iki, tenis federasyonundan özel bir destekle eylülün ikinci yarısında gerçekleştirecekleri "özel seri senyör turnuvası" bile almışlar. Umarım örnek aldıkları abileri gibi her daim başarıya koşarlar... Bu bakımdan da Sevgili Celal Özüdoğru ve Ertuğrul Kaynak'ı kutluyor, başarılar ve bol şans diliyorum.
Kardeş kulüp olmak
Aslında lafın gelişi bu. Yoksa, her gün yaşayarak gördüğümüz gibi hangi branşta olursa olsun hiçbir spor kulübü bir diğerinin kardeş kulübü değildir. Olmak için de zaten katiyen bir çaba harcamazlar... Zor gelir nedense? Tam tersine birbirlerinin kuyularını kazmak için yarış eden düşman kardeş olurlar bir anda... Yüzlerine gülerler, "Ağbicim, canım, ciğerim" deyip sözde PR yaparlar, sonra da yine bildiklerini okurlar. Gerisi önemsizdir onlar için... Tenis kulüplerine bakarsak, şehrin tüm kulüplerinin yetkilileri her sene yıl başında bir araya gelir, güle şahenk müşterek turnuva takvimi oluştururlar. Bu takvim her yerde ilan edilir, her kulüp hazırlıklarını ona göre yapar ama işlerine geldi mi izinsiz olarak ilave ettikleri veya tarihini değiştirdikleri turnuvaların çakışmış olmasını hiç önemsemezler. Halbuki birlik olabilseler, beraberce elde edecekleri güç ile dağları devirirler alim Allah. Turnuvalar konulardan yalnızca biri; Aslında örneğin üye alımlarında yapabilecekleri işbirliği ile bir çok sorunlara çözüm bulabilirler. Ama olmuyor işte maalesef! Bencillik genlerimizde var her halde, kurumlarımıza bile işlemiş..
Doğru yönetim nedir?
Bir sportif kurumu veya kuruluşu, ne derseniz deyin bir sivil toplum oluşumunu iyi ve tarafsız bir şekilde yönetebilmek için önce o spor dalının tüm özelliklerini ve inceliklerini, o kurumun kuruluş amaçlarını, hedeflerini, değerini, tarihini doğru bilmek, insanlarını tanımak, beklentilerini anlamak şarttır. Kurumu geliştirmek için yapılacak düzenlemeler sırasında çok dikkatli olunmalı ve organlar arasındaki işbirliğinin, konsansüsün, eşitliğin ve doğru iletişimin sağlanmasına son derece özen gösterilmelidir. Sportif ve sosyal kurumlar, o kurumu oluşturan insanları bir sürü amaçlı - amaçsız nedenden dolayı göz ardı ederek, mukayese, deneme, yanılma yöntemleri ve yarım bilgilerle yönetilemezler. Yönetilmeye kalkılırsa da, ya o kurum göçer gider, ya da bazı emelleri olanların eline geçerYönetmeye çalışanlarda yok olur maalesef...