• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
2001 krizi ve küresel kriz CAHİT SÖNMEZ

2001 krizi ve küresel kriz

cahit.sonmez@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 25.02.2011, 00:00
Bu hafta başında 2001 krizi 10'uncu yılını tamamladı. Onuncu yıl fırsatı ile yeniden gündeme gelen büyük krizin nedenleri, sonrası hatta son küresel krizden çıkış hızı ile karşılaştırmalar medyada oldukça geniş yer buldu bu hafta içinde. Yorumları izlediğimde ve bazı çalışmaları okuduğumda son küresel krizden 2001 krizine göre daha rahat ve hızlı çıktığımız yönünde bir ortak paydanın oluştuğunu gözlemledim.
Bu tespitin ne kadar doğru ve yerinde olduğunu tartışalım...
2001 krizinin öncesinde yaşadığımız 1994 krizinin temel nedenleri mali disiplinsizliğin yarattığı yüksek kamu açıkları ve kamu borçlarının çevrilebilirliği sorunlarına dayanıyordu. Tabii, kriz magazinleştirilince cumhurbaşkanının anayasa kitapçığı fırlatmasından kaynaklandığı noktasına kadar çekilmişti. Oysa, ekonomik krizlerin de "kalp krizleri" gibi bir geçmişi vardır. Nasıl bir insan pat diye kalp krizi geçirmiyorsa, ekonomiler de basit bir nedenle krize girmez.
Krizlerin geçmişinde yanlış sosyal güvenlik uygulamalarından tutun, yanlış destekleme politikalarına ve en önemlisi kamu bankalarının görev zararı ve batık kredilerle kullanılmasına kadar bir dizi unsurun varlığından bahsedebiliriz

YANLIŞ IMF POLİTİKASI
Ancak, 2001 krizinin şiddetinde IMF'nin dayattığı "sabit kur politikası"nın da büyük rol oynadığını hatırlatmak isterim. 2000 yılı koşullarının kesinlikle uygun olmamasına rağmen 1 dolar ve 0.77 eurodan oluşturulan kur sepeti ileriye yönelik sabitlenmiş, böylece kur üzerindeki belirsizliklerin, dolayısıyla kur risklerinin düşürüleceği iddia edilmişti. Zayıf rezerv ile Merkez Bankası kısa süre direnebilmiş, sonra kurlar patlamış, faizleri de fırlatmıştı. Dönemin başkan Yardımcısı Stanley Fisher "kusura bakmayın hata yapmışız" demişti pişkince.
2001 yılının öncesinde gelişmekte olan ülkeler için yüksek enflasyon sorunu vardı. Bu yüzden reel getiriler ve satın alma gücünün korunabilmesi için faiz oranları da çok yüksek seviyelerde idi. Dolayısıyla, merkez bankalarının para politikalarında "hareket alanları" bu kadar geniş değildi.
2002'de ABD düşük faiz ve gevşek para politikaları uygulamaya başladı. ABD'nin peşine AB ve Japonya da takıldı. Gelişmiş ülkelerin (G-3) küresel likidite seviyesini yükseltmesi ve mali piyasaların çok derinleşmesi ile gelişmekte olan ülkelere yoğun sermaye girişleri oldu. Böylece hızla büyümeye başladılar. Tabii Türkiye'de...

ENFLASYON UNSURU
Bu arada Çin ve Hindistan gibi dünya nüfusunun yüzde 40'ını barındıran ülkelerin çok ucuz işçilik ile uluslararası üretimleri büyük oranda üstlenmesi, diğer taraftan teknolojinin baş döndüren hızda ilerlemesi "enflasyonu" küresel düzeyde sorun olmaktan çıkardı. Hiper ve kronik enflasyon dönemleri de tarihe gömüldü.
Türkiye de bu koşullarda son 9 yılı geçiriyor. Geldiğimiz noktaları bir önceki krizle karşılaştıralım... 2002 yılında işsizlik yüzde 10'larda. Bugün yüzde 11'lerin üzerinde. Diğer gelişmiş ülkelerde ise tek hanelerde işsizlik oranı. 2001 krizinde yüzde 5.7 küçüldük, ki Türkiye'nin kriziydi, küresel krizde ise yüzde 4.7 küçülme gerçekleşti. Faizlere de bakalım...
Türkiye'de yüzde 9.17 olan 10 yıllık hazine kağıtları faiz oranları, Brezilya'da yüzde 6.16, Singapur'da yüzde 2.57, Meksika'da yüzde 7.39 ve Mısır'da yüzde 6.88 seviyesinde.
Son yıllarda Türkiye'nin ekonomi alanında kat ettiği yol öyle empoze ediliyor ki, sanki diğer gelişmekte olan ülkeler büyüyemiyor, enflasyonla boğuşuyor, ulusal paraları dolar karşında eriyor ve faiz oranları iki üç hanelerde sanırsınız. Oysa onlar rüzgarı bizden daha çok aldılar arkalarına. Bizim gibi yüksek bedelle büyümüyorlar.
Cari açık vermeden ve istihdam yaratarak büyüyorlar.
Eğer 1994 ve 2001 krizlerinde de gelişmiş ülkeler gevşek para politikalarını uygulasalardı, dolar ve euro ( O günlerde mark ve frank) yerlerde sürünseydi, inanın daha kısa zamanda meyveler toplanabilirdi.
Sözün özü, elma ile armudu karşılaştırmak gibi iki krizi karşılaştırmak ve siyasi rant elde etmek çok doğru gelmiyor bana.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA